Hayao Miyazaki ve Hayatımıza Kattığı Güzel Filmler…

Merhaba sevgili Nariyuka okuyucularıı…

Uzun zamandır makale yazamamış olmakla birlikte bomba gibi bir içerikle geri dönüyorum.Bu gün ele alacağımız konu başlıktan da anlayacağınız üzere Hayao Miyazaki filmleridir. Bu makalemde bu hayal dünyası geniş adamın bir kaç filmini tanıtacağım… Öncelikle benim bu adam hakkındaki düşüncelerime yer vermek istiyorum makalede. Çok uzun zaman önce Howl’s Moving Castle’i-yani az sonra tanıtacağım filmlerden birisi-izlemiştim.İzledikten sonra nasıl bir insanın bunları hayal edebileceğini düşündüm. Ardından Spirited Away isimli filmini izledim,aynı duyguları bu filmde de yaşadım. Ve oturdum araştırdım hepsinin yapımcısı Hayao Miyazaki… Ve böylelikle Hayao Miyazaki’ye hayran olma hikayem başlamış oldu… Tek tek bütün filmlerini oturdum izledim.İzledikçe daha fazla hayran oldum ve şimdi bana sorsanız ki:“Bu dünyada en çok kiminle yemek yemek istersin?“.Bu sorunun cevabı kesinlikle Hayao Miyazaki olurdu.Çok geniş bir hayal dünyası,tahmin edebileceğinizden bile daha büyük…Filmlerini izleyince içerisindeki o tatlı mesajları almakla kalmıyor,hem huzur doluyorsunuz hem hayran kalıyorsunuz. Bu adam henüz belki o kadar farkedilmiyor amma velakin çığır açabilecek düzeyde birisi olduğuna inanıyorum. Buradan da yetkililere sesleniyorum,ben buradayım,beni o adamla tanıştırmaya vesile olabilecek birisi varsa bana ulaşabilirsiniz…  Gel gelelim benim ilk Hayao Miyazaki filmimee ;

Howl’s Moving Castle :

Bu film benim çok küçükken televizyonda rastgeldiğim bir filmdir. Oldum olası hayalperest bir çocuk olmuşumdur. Bu yüzden farklı en küçük bir şey bile benim hayal dünyama binbir değişik şey katabilirdi. Bunu göz önüne alırsak Howl’s Moving Castle’ın etkisi baya büyük diyebiliriz. Filmde arayabileceğiniz bir çok değişik şey mevcut renk değiştiren yakışıklı bir prensimsi çocuk, her yere gidebileceğine inandığınız bir ev, konuşan bir ocak ateşi ve neye uğrayacağını şaşıracağınız binbir türlü büyüler. Ve bunların bana etkisi:“ Derhal Howl’ın Şatosunu dışarıda bir yerlerde bulmalıyım. “ Şaka bir yana filmin konusuna gelirsek artık:“ Sophie isimli bir genç kız babasının dükkanında şapka dikerek hayatını kazanmaktadır. Bir gün sokakta bir kaç askerin ona sarkması üzerine yakışıklı prensimsi büyücümüz olan Howl onu kurtarır. Amma velakin Howl’ın peşinde karanlık bir büyü vardır ve buna artık Sophie’de bulaşmıştır. Beraber kaçmaya başlarlar. Howl Sophie’yi güvene aldıktan sonra yanından ayrılır ve kaybolur. O günün gecesi ise Kötülük Cadısı Sophie’nin dükkanına gelir ve ona bir büyü yapar. Sophie’de yaşlı bir kadına dönüşür. Bunun üzerine Sophie, Howl’ı bulmak için yollara koyulur vee hikaye başlar…  „. Aşağı yukarı konumuz böyle… Muazzam bir sanat eseri olduğuna inandığım bu filmi izlemezseniz çok şey kaçırırsınız diyerek bu tanıtımıda burada bitiriyorum…

Spirited Away :

Hikayemiz küçük bir kız olan Chihiro’nun ailesinin yeni bir eve taşınmasındaki yolculuk ile başlar. Chihiro’nun ailesi taşındıkları yeni evi bulmaya çalışırken oturdukları yerde güzel manzaralı gizemli yerler keşfederler. Ve tabiki bu yerleri gezmeye karar verirler. Chihiro ise hiç istemeyede olsa onlara katılmaya karar verir. Annesi ve babası bi anda çok güzel kokular almaya başlarlar ve o kokuyu takip ederler. Bi anda kendilerini bir ziyafetin içinde bulan Chihiro’nun ebeveynleri dayanamaz ve yemeğe gömülürler. Chihiro ise hala yeri gezmekle meşguldür. Derken karşısına bir şey çıkar ve ona derhal buradan ayrılmaları gerektiğini söyler. Chihiro hızlıca ailesinin yanına döner ve onlara seslenir fakat bir de ne görsüün ailesii yemek yiyen domuzlara dönüşmüştür. Böylece Chihiro ne yapacağını bilemez ve onun Ruhlar dünyasındaki macerasıı başlar…   Benim izlediğim ilk Hayao Miyazaki filmlerinden bir tanesiydi. Ve tabiki yine izleyince beklentiniz ve çıkan şey karşısında bayağı bir şaşırakalıyorsunuz. Dışarıdan bakınca eski püskü çocuk filmi gibi görünen bu film,aslında içinde bir çok mesajlar barındıran kocaman bir hayal dünyası benim için. Hep dedim yine diyorum,Hayao Miyazaki sen nasıl bir kralsın…

Ve bu makalede Hayao Miyazaki’nin iki baş yapıtını sizlere sundum,eğer buraya kadar kadar zevkle okuyabildiyseniz ne mutlu bana. Makaleyide Hayao Miyazaki’nin çok kral bir cümlesiyle bitirmek istiyorum,zira ben de bunu dört gözle bekliyorum:“ Modern hayatın çökmesini ve her yeri yabani otların kaplamasını sabırsızlıkla bekliyorum…“  

Kendinize iyi bakın,güzel Nariyuka okuyucuları,seviliyorsunuz…