Wissenschaft

İçeriklerin Çok Tıklanmasını Sağlayan Bilimsel Olarak Kanıtlanmış 7 Yöntem!

içeriklerin çok tıklanması ile bilinebilir, kazanabilir ve başarabiliriz,içeriklerin çok tıklanması için bilimden ve doğruluğu seneler süresince onlarca defa kez ispatlanmış yöntemlerden faydalanmamız gerekiyor.

Reklamcılığın Babası (Father of Advertising) unvanıyla tanınan David Ogilvy’nin şu sözüne kulak vermemizde yarar var: “Ortalama; bir okur olarak başlıkları okuyan insanların sayısı, içinde ne olduğu okur olarak okuyanların sayısından 5 kat daha çokdır. Bir içeriğin manşetini yazdığınızda yapacağınızın yüzde seksenini yapmış sayılırsınız.”

iceriklerin cok tiklanmasi

David Ogilvy’nin bizlere açıkça söylemek istediği şey; bir içeriğin en mühim noktasının ilk başlangıcı olduğu ve sadece iyi bir başlangıç yardımıyla insanlara mesajınızı ulaştırma şansına haiz olacağımızdır. Bu gerekseme devamlı değişik formlarda karşımıza çıkabilir:

  • Bir Mail’in mevzu kısmına yazılacak izahat
  • Bir içeriğin başlığı
  • Foruma satış için açacağınız mevzu
  • Bir içerik yada notun ilk cümlesi
  • Reklam metni

Hangi formda karşınıza çıkarsa çıksın, daha fazlaca tık almanın büyülü formülü kitlenizi tanımaktan geçiyor. İçeriğin kimi hedef aldığını bilmeden başladığımızda başlangıcı yanlış yapar ve mesajın kalanı için insanlara ihtiyacı olanı veremeyiz.

Hedef kitlenizi biliyor musunuz? O halde derhal aşağıdaki içeriklerin çok tıklanması için bilimsel olarak kanıtlanmış 7 yöntemden faydalanmaya başlayabilirsiniz.

01 – Merak Boşluğu’ndan Yararlanın

İnsanlarda merak dürtüsü algısal ve epistemik olarak açığa çıkabilir.

  • Algısal merak: Bir optik yanılsama ya da sihir benzer biçimde garip ve şaşırtıcı şeyleri anlama arzusudur.
  • Epistemik merak: Sadece yeni bir şey öğrenmek, yeni informasyon edinme arzusudur ve genel anlamda yeni informasyon edinme arzusu daha ağır basmaktadır.

Bir Astrofizikçi ve meraklı bir araştırmacı olan Mario Livio“Beynimiz ve aklımız yeni bilgiye değer katıyor. Bu, genellikle öğrendiklerimizin bir ödül beklentisiyle ve zevkli bir şey olarak deneyimlenmesinden kaynaklanıyor.” diyor.

Dolayısıyla merak ve zevk anından yararlanmak için “merak boşluğu”nu kullanmamız gerekiyor. İnternet ve bilhassa toplumsal medya pazarlamasında en etkili tabanca merak boşluğundan yararlanmaktır ki, bu çoğu zaman içerik başlığıyla yapılır.

Epistemik merak uyandırarak kullanıcıya yeni ve zevkli bir şeyi öğrenme arzusu aşılamak, bayağı bir başlığın alacağı tıktan katbekat fazlasını almaktır.

Örnek: 1987 senesinde kullanılan bir “merak boşluğu” manşeti

Aşağıda gördüğünüz manşet, BluBlocker güneş gözlüklerinin 20 milyondan fazla satılmasına destek olduJoe Sugarman’ın hazırladığı ve etkili şekilde okurların merak boşluğundan faydalanan içerik, Vision Breakthrough (Görme gücünde çığır açan buluş) başlığıyla tüketicinin merak boşluğundan faydalanıyor ve tüketiciyi derhal alttaki ikinci başlığa yönlendiriyor.

merak boslugu

İkinci başlıkta bu kez, “Gözlüğü taktığımda gördüğüm şeye inanamadım. Siz de inanamayacaksınız.”açıklamasıyla merak boşluğu tam olarak harekete geçiriliyor. Artık okurun içeriğe ilgi duyması kaçınılmazdır.

02 – Kıtlık İlkesi (Azlık İlkesi)

İnsanlar nadiren algıladıkları şeylere ve deneyimlere kıymet vermek yada en azından kısa sürede tedarik etmek isterler. Psikologlar ve ekonomistler bu eğilimi kıtlık ilkesi olarak adlandırıyorlar.

Kıtlık ilkesi, ihtiyacımız olana haiz olmamızı sağlamak için geliştirilen evrimsel bir özellik. Binlerce yıl ilkin, ilk insanoğlu hayatta kalmak için sırtını ona yasladılar. Bizler de bugün içeriklerimizde şu varyasyonları uygulayarak kıtlık ilkesini uygulamaya çalışıyoruz:

  • Kısa süre için geçerli teklif!
  • Acele!
  • Acele!
  • Kaçırılmayacak fırsat!
  • Tükeniyor!

Kıtlık ilkesi kendi değerimize bağlıdır. Nadiren görülen bir şey almak ya da talep etmek bizlere kendimizi kuvvetli hissettirir. Seth Godin“Kıtlık modayı yaratıyor, insanlar başkalarının sahip olamayacağı şeyleri istiyor.”diyerek durumu en net şekilde açıklamaktadır.

Örnek: 2013 senesinde kullanılan bir “kıtlık ilkesi” örneği

Kıtlık ilkesinin uygulanmış olduğu bu başarı göstermiş örnek, The Agora adındaki global bir pazarlama ağı tarafınca direkt kullanıcılara bir satış mektubu olarak iletiliyor.

kitlik ilkes

Mektupta en fazlaca dikkat çeken ve kullanıcıyı harekete geçiren bölümler başlıkta içeriyor. Başlık; “sadece altı kişi”nin “tüm hayatı boyunca geçireceği en macera dolu deneyimi” vaat ediyor.

03 – Sayılar Satıyor!

Liste akımının niçin patlayıp gittiğini biliyorsunuz ki… Sayılar insanoğlu için daima ilgi çekici ve gizemli olmayı başarıyor. Bir banner yada içeriğin içinde sayıları gördüğümüz anda o içerikle ilgili bir beklentiye kapılabiliyoruz. içeriklerin fazlaca tıklanması için içeriğin nerede başlamış olacağı ve nerede biteceği hakkında içinde ne olduğu görmeden düşünce sahibi olabiliyoruz. Bu vaka, içten içe bizim merak mekanizmamızı alevlendiriyor.

Sayılar satıyor bundan dolayı her gün gördüğümüz içeriğin çoğunu kelimeler ve görüntüler oluşturuyor. Web sayfaları, dergiler, reklam panoları, e-postalar: Hepsi kelimelerin ve görsellerin egemenliğindeler. Bu nedenle gözlerimiz bir sayı görmüş olduğu anda ona yapışır. Sayılır en rahat fakat etkili tık alma (dikkat tavlama) şekillerinden biridir.

newyorker.com’da psikoloji ve bilim hakkında yazan Maria Konnikova, insanların niçin sıralama içerikleri sevdiğine ilişkin makalesinde: “Süreç kendiliğinden güçleniyor. İşi bitirmekten vazgeçmek yerine (makaleyi okuyarak) bitirebildiğimizi ve bu memnuniyetin bizi tekrar listelere tıklamaya daha fazla zorladığını biliyoruz.” diyor.

Örnek: 1925 senesinde sayıların kullanımıyla atılan bir gazete manşeti

sayilar satiyor

Claude Hopkins’in hazırladığı bu manşet, listelerle ilk tanışıklığımız sayılabilir. içeriklerin çok tıklanması ; İçerik okura, kendi ürünlerinde (tıraş köpüğü) yaptıkları 5 hatayı iyi mi düzelttiklerinden bahsediyor.

04 – Şaşırtmak

Bilimsel araştırma bizlere, hakkaten şaşırmış bir okuyucunun dikkatinin yüzde 100’ünün bizde bulunduğunu söylüyor.

Bu tam emilim durumu, beynimizin daha iyi yada fena bir başlık benzer biçimde bir şeye şaşırdığımızda ortaya çıkan istemsiz bir zihinsel sekansın ürünüdür.

Süreci beynimizin iyi mi işlediğini özetleyen bir kitabın yazarı olan Tania Luna“Bu olayda bir şeyin önemli olduğunu ve dikkat etmemizi gerektiğini söyleyen güçlü bir nöro uyarısı” olduğu şeklinde açıklıyor. “Bilişsel kaynaklarımız devre dışı bırakılıyor ve o ana itiliyoruz.”

Başka bir deyişle, şaşırttığınız okuyucular o an size odaklanacak ve bir sonraki cümlenizi (mesajınızı) aktarmak için yeterince fırsatınız olacaktır.

Örnek: 1974 senesinde karşımıza çıkan fazlaca şaşırtıcı başlık

Bu reklam, meşhur metin yazarı Gary Halbert tarafınca, ”Plastik Nasıl Altına Dönüştürülür?” adlı bir kitabı satmak için yazılmıştır.

sasirtmak

Gary’nin okurlara sunmuş olduğu teklif fazlaca garip ve bir o denli da şaşırtıcıdır. Genellikle her birimizin başına bela olan kredi kartlarını hakkaten paraya dönüştürmenin büyülü bir yolu hangimizin dikkatini çekmez ki? Herhalde çoğumuz bu başlıktan sonrasında ilgili reklam metnini okumak durumunda kalırdık.

05 – Soru Sorma Tekniği

Soru sorma tekniğini kullanarak tık almak, ip üstünde yürüyen cambazlık kabiliyeti ister. Her sual sorma tekniğiyle atılan başlıklar yarar sağlamayacağı benzer biçimde ziyanı da dokunabilir.

“Su içmek faydalı mıdır?” benzer biçimde bir sual başlığı fazlaca belirgin olduğundan elenirken, “Yeni doğan çocuğunuz kanserli olabilir mi?” sorusu da empatiye kapalı olduğundan görmezden gelinebilir örneklerdendir.

Soru sorma tekniğinin en yalın kullanımı, “okuru kendini sorgulamaya iten” formudur. Bu sebeple okur probleminin cevabının kendi içinde olabileceğini düşünür ve düşündüklerinin gerçeklikle ne kadar örtüştüğünü görmek ister.

Örnek: 1977 senesinde gösterilen bir gazete başlığı

Usta metin yazarı Gary Bencivenga, bu metni Interviews That Win Jobs (İş Kazandıran Mülakatlar) raporunun satışı için hazırlamıştır. Başlık, “Bu hataları iş mülakatlarında yapıyor musunuz?” şeklinde dilimize çevrilebilir.

soru sorma

Bir ipucu da başlığın derhal altındaki içerikte bizi bekliyor. Soru sorma tekniğinde derhal mevzuya kafadan giriş yapamazsınız. Bu biçim içeriklerde mühim olan yanıt değil, okurun sürecidir.

06 – Değer yada Söz Verme Tekniği

Bir içerikte okura kıymet sunmanın en kolay yolu “Nasıl” sözcüğüyle adım atar.

Başarılı metin yazarı Bob Bly“Birçok reklam yazarı “nasıl” sözcüğüne güveniyor. İçinde ‘nasıl’ sözcüğü geçiyorsa başarısız bir başlık atma şansınız yoktur.” diyor.

Değer ve söz verme tekniğinin ardında yatan niçin bizi adeta kuzu benzer biçimde bekler. Bir söz veriyoruz ve bunu ispatlamamız lazım. O halde bu sözün hedefinde olan her insanın bu içeriğe tıklama şansı yüksektir. Söz vermek tık almak için seçebileceğiniz en güvenli, süratli ve stressiz yöntemdir.

Örnek: 1974 yılına ilişkin kıymet temalı kimi örnekler

“Başarılı TV reklamları nasıl hazırlanır?”

deger

“Çok satan finans reklamı nasıl hazırlanır?”

deger 1

“Satış kârınızı nasıl arttırabilirsiniz?”

deger 2

07 – Tanımlama Yönetimi

Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı kitabının yazarı olan Dale Carnegie“Unutmayın, bir insan için kendi adı tüm dillerdeki en önemli sestir.” diyor.

Bu alıntı konseptin anlaşılması adına son aşama makul. Fakat biliyorsunuz ki ki okurlarımıza kendi adıyla (Muhittin’ler için Başarılı Olmanın 8 Sırrı) hitap edemeyiz. Ama bunun yerine insanlara “Evet, bu benim!”hissiyatını yaşatacak şeyler verebiliriz ve bu, minimum birine kendi adıyla seslenmek kadar etkili olacaktır.

Örnek: Tanımlama yönteminin kullanıldığı 1936 yılına ilişkin bir gazete reklamı

Başlıkta gördüğümüz, “Yazmak isteyen ama başlayamayanlar için” tanımlaması otomatikman bu hissiyatla karşı karşıya kalan kişiler için kendi adının birer tınlamasıdır.

tanimlama

Başlığın derhal altındaki devam kısmı ise başlığın uyumlu birer tanımlayıcısıdır. Daha ilginci bu reklam 30 yıl süresince tek bir kelimesi bile değiştirilmeden değişik gösterim kaynaklarında kullanılmıştır.

Sonuç

Örneklerden gördüğümüz suretiyle aslına bakarsak bu tekniklerin asla biri yeni birer fenomen teknik değiller. İnsanlık bu tarz şeyleri bir asra yakın süredir kullanıyor ve başarı göstermiş oluyor. Neden ikimiz de kullanmayalım ki?

Daha fazlaca bilim makalesi okumak isterseniz lütfen Bilim kategorimizi ziyaret edin. Ayrıca forum sitemizede üye olursanız mutlu oluruz : )

Ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Schaltfläche "Zurück zum Anfang"
Schließen

Please allow ads on our site

Please consider supporting us by disabling your ad blocker!