Sozialen Medien

#Edip Cansever Şiirleri – Edip Cansever’in En Güzel ve Anlamlı 15 Şiiri

Edip Cansever Şiirleri – Edip Cansever’in En Güzel ve Anlamlı 15 Şiiri

En Güzel ve Kısa Edip Cansever Aşk Şiirleri

Edip Cansever 1928 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Orta öğrenimini bitirdikten sonra İstanbul Kapalıçarşı’da turistik eşya ve halı ticareti yapmıştır. O dönemlerde şiirler uğraşmaya başlayan Edip Cansever 48 yaşından itibaren sadece şiirle uğraşmaya başlamıştır. Şiire çok düşkün olan Edip Cansever için Cemal Süreya “Fazla şiirden ölen şair” tanımını kullanmıştır. Bu içeriğimizde tıpkı Edip Cansever sözleri içeriğinde olduğu gibi en güzel ve kısa Edip Cansever aşk şiirlerini derledik. İşte Edip Cansever’in en güzel, kısa aşk şiirleri…

 

Edip Cansever Şiirleri;

1. Yerçekimli Karanfil

Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde

Oysaki seninle güzel olmak var

Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi

Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda

Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.

Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte

Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel

O başkası yok mu bir yanındakine veriyor

Derken karanfil elden ele.

Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle

Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil

Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk

Birleşiyoruz sessizce.

Edip Cansever Şiirleri


2. Adsız Bir Çiçek

Rengini dünyaya ilk defa sunan

Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim

Sevgilim

Bana ’sen bir şairsin‘ dediğin zaman.

 

Yalnız sana yazıyorum bu şiiri

İstersen bir şiir gibi okuma

Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu

Soğuklar başlayınca havalanıp

Millerce yol katettikten sonra

Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.

 

Ve yazmış olacağım bir de

Her dönemde her çağda

Sevdanın kendine özgü diliyle.

Edip Cansever Şiirleri


3. Masa Da Masaymış Ha

Adam yaşama sevinci içinde

Masaya anahtarlarını koydu

Bakır kaseye çiçekleri koydu

Sütünü yumurtasını koydu

Pencereden gelen ışığı koydu

Bisiklet sesini çıkrık sesini

Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu

Adam masaya

Aklında olup bitenleri koydu

Ne yapmak istiyordu hayatta

İşte onu koydu

Kimi seviyordu kimi sevmiyordu

Adam masaya onları da koydu

Üç kere üç dokuz ederdi

Adam koydu masaya dokuzu

Pencere yanındaydı gökyüzü yanında

Uzandı masaya sonsuzu koydu

Bir bira içmek istiyordu kaç gündür

Masaya biranın dökülüşünü koydu

Uykusunu koydu uyanıklığını koydu

Tokluğunu açlığını koydu.

Masa da masaymış ha

Bana mısın demedi bu kadar yüke

Bir iki sallandı durdu

Adam ha babam koyuyordu.

Edip Cansever Şiirleri


4. Uzak Yakınlık

Soruyordun

İlkyaz işte

Uyanıp bir bahçeyi dinliyoruz

Tenhalık böyle

 

Dallar mı kırılmış, sarmaşıklar mı toz içinde

Beklesem hemen gelecek olduğun

Tam öyle olduğun

Oysa hep yanımdasın, seninle her şey yanımda

Kırıp dökük de olsa yanımda

Mesela çok sevdiğin bir deniz bile yanımda

O deniz ki aramızda hiç kımıldamadan

Erkeğini iyi tanıyan bir kadın gibi yorgun.

 

Yarısı yenmiş bir elmaydık bana sorarsan

İkimizdik, iki kişi değildik

Bakıyorsak birlikte bakıyorduk gözlerimin içine

Birlikte gözlerinin içine bakıyorduk senin

Yanlıştı, doğruydu, hiç bilmiyorum

Sanki bir bakıma ayrılık böyle.

 

Karşılıklı otursak da ne zaman

Masa örtüsünü ikiye bölen ellerimizdi

Bir tırnak yeşilinden gerisin geriye

Ayak bileklerimizden gerisin geriye

Bütün bunlar gereksiz, bilmiyorum sanma

Gereksiz ama yalnızlık böyle.

Edip Cansever Şiirleri


5. Bitti O Sevda..

Bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların

Su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti

İtti kıyıyı adına deniz dediğimiz birşey

Unuttuk ikimiz de her türlü yetinmezliği

Kaybetti kumarda gözlerim

Kaybetti kumarda gözleri.

 

Bir kuru rüzgarlandı göğüs boşluğumuzda sanki

Uzaklaştı ağaçlar birbirlerinden

Yakınlaştı ağaçlar birbirlerine

Yani her soluk alıp verişimizde bizim

Bir mekik gibi kalbin

Bir mekiki gibi kalbim

İşleyip durdu bu yitikliği yeniden.

 

Ne kaldı

Farkinda mısın bilmem

Gündüzler..

Gündüzler biraz azaldı.

Edip Cansever Şiirleri


6. Ay Kırmızı Aylar Kırmızı

Benim yüzüm budur sanıyorum

Çirkin mi diyorum, değil korkulu

Tarife göre bir atımlık tedirgin

Gününe göre azıcık anlaşılmaz

Geceye sorarsanız bir yere yolcu.

 

Belki bir sevme olayında kayıp

Bakınca anlaşılır gözlerimin çokluğu

Şarabıma gidiyorlar tek kelimeyle

Her şarap bir bitendir tarife göre

Yani bir aşk mevsimidir bardağın sonu.

 

Bütün yüzler budur sanıyorum

Çok kaybettim niye olduğumu

Oynasam kazanırdım kendime göre

Belki de bir Tanrı bulup sığınır ellerime

Büyütür dururdur korkunçluğumu.

 

Onu gezdiriyorum şimdi; o garip, anlaşılmaz

Ben ki ölmedim daha, ölümün yüzü bu

Bir çiçek kırılsa, bir dal eğilse

Yok diyecek doğrusu ölümün zaferine

Yani bu uzaklık zorunlu

Edip Cansever Şiirleri


7. İçinden Doğru Sevdim Seni

İçinden doğru sevdim seni

Bakışlarından doğru sevdim de

Ağzındaki ıslaklığın buğusundan

Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de

Beni sevdiğin gibi sevdim seni

Kar bırakılmış karanlığından.

Yerleştir bu sevdayı her yerine

Yüzünde ter olan su damlacıklarının

Kaynağına yerleştir

Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına

Gül taşıyan çocuğuna yerleştir

Ve omuzlarına daracık omuzlarına

Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın

Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten

Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir

Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde

Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe

Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran

Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne

Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun

Kar taneleri gibi uçuşan

Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine

Yerleştir bu sevdayı her yerine.

Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere

Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden

Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen

Sevdayı

Ve köpüklendir

Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın

Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten

Öğrenmez ama öğretir mutluluğu

Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi

Biraz da herkes içindir.

Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli

Var eden kendini birincisinden

Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.

Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen

Tanımadığın bir ülke gibi

İçinde yaşamadığın bir zaman gibi

Tam kendisi gibi mutluluğun

Beni bekliyorsun

Ve onu bekliyorsun beni beklerken.

Edip Cansever Şiirleri


8. Belirsizlikler-5

Atlar atlar atlar

Geçtiler penceremin önünden

Buğulu cam, buğulu cam, buğulu cam

Geçtin penceremin önünden.

 

Attan, buğulu camdan, düşten..

Edip Cansever Şiirleri


9. Anısındayım

Hafifçe ısırılmış bir elmanın dilimindeyim

Elmanın kokusundayım

Anısındayım -kimbilir kimin-

 

Anılarda görünür, düşlerde görünmez insan

Düşlerde görünen anlamlardır

Özelliklerdir bir de belli belirsiz.

 

Ve

İnsansız anı yoktur. Var mıdır?

Edip Cansever Şiirleri


10. Bakmalar Denizi

Bakmalar görüyorum bütün gün türlü bakmalar

Pencere bakması, sabahlar bakması, yeşil otlar bakması

Hepsi de beni buluyorlar, hepsi de bir yağmur uysallığında

Gördüm suyun ki yumuşak, gördüm ağacın ki katı

Gördüm ama şey, gördüm ama nasıl, gördüm ama bu kadar göz

Aynı bir gözler denizi, aynı bir o kadar canlı.

 

Bakmalar görüyorum, gök ortası gibi karşımda

Bulutta göz, uçakta göz, derinlikte göz

Göz oluyorlar birden, bu gözler de yatağa iç yapanları

Masaya üst yapanlar bunlar, atlara atca parlaklık

Yılandan çöreklenmeyi, kediden uyuşmayı çıkaran bunlar da

İşte uzunlardan ayak, işte beyazlar beyazından kalabalığı

Bakmalar görüyorum durmadan göz olan bakmalar

Başlama gözleri, çocuklu, masallı, sinemalı.

 

Okşama gözleri vardı gel git eden parmaklarıma

Aşklardan gelenleri aşkı da bir kullanışlı yapan

Caz bakmaları, düğün bakmaları, dudaklar taşıyan bakmalar

Bakmalar, ateşte, suda havagazında

Ateşten, sudan, havagazındandı gözleri-

Kar gözleri, soğuk -güzel, buğu gözleri hamamlarda

En harlısı bu: savaşlarda, en ışısızı ölülerdeki

Bitti gözleri onlar bitti.

Edip Cansever Şiirleri


11. Bir Gün..

O ‚bir gün‘

Yuvalanmış sanki içinizde

Buğulu cam tıpkı

Hiçbir şey görünmüyor

Besbelli dışınızdan bakıyor size.

 

Yokuş aşağı, yokuş yukarı

Düzlerde, eğrilerde

Yansır ondan size her ışık

Bırakılmış bir bıçaktan döğüşte.

 

Beklemek, avuntu–bir silah patladı uzakta–

Yakında bir tel koptu

Durmanın durgunluğu–yeterse–

Sürsün bir süre böyle–ne çıkar–

Emzirsin içnizi o sonbahar bulutu.

 

Gelecekte, dediniz–ama ne zaman–

Kim bilir, belki de geçmişte

Yağmurlardan kalan kimsesizliğin

Saklıdır acısı o ‚bir gün‘ de

 

‚Bir gün‘ buluşuruz–çok iyi–

:Bir gün‘ dü, hani nasıl–silinti–

Gerisi döküntü günler

Ola ki beslemekte ‚bir gün’ü hepsi

Edip Cansever Şiirleri


12. Buz Gibi

Aşk iyidir bak

Duyumunu artırır insanın

Hele don gömlek sabahları

Traş olacağını duyarsın

Yeni gömleğini giyeceğin gelir

Bir yeni biçim eklersin insan olacağa

Masaya, merdivene, aynalı dolaba

Derken ardından şıpın işi bir kahvaltı

Amanın dersin bu ne delice gidiş

Paldır küldür açar mıydı fıstık ağacı

İspinoz düşünür müydü

Deli olan kaşınır mıydı

Kolların upuzun Walt Whitman’i okumaktan

Ağzın desen bir karış açık

Sokaklar yok mu, o sokaklar

Önce bir yeşile işkilli

Evlerde büyümeler, alıp başını gitmeler olacak

Kızıp duracaksın üstüne başına konan toza

Televizyondaki ise

Usanmak, hızını eksiltmek dendi mi

Cin ifrit kesileceksin birden.

 

Hey gidi duyumuna yandığımın dünyası

Alıp vereceğin olacak ille

Aşk maşk buz gibi yaşayacaksın.

Edip Cansever Şiirleri


13. Gidemeyiş

Güz ve kış ve ilkbahar geçti

Yaz çarçabuk geçti

Hepsi tekrar tekrar geçtiler

Bu bana uzun geldi

 

Gecem avurtlarım gibi çöktü

Ve çoktum

Sabahım, sabahlarım

Kabından taşan sütler gibi büyüdü

Ve taştım

Gün güne taşındı, yıl yıla

Gitmedim, gidemedim..

Edip Cansever Şiirleri


14. Kendime

Kimseye karıştım mi? hiç karışmadım

Bu ki bana tuhaf sayılmadı

Gözleyip sordum mu hiç? hayır sormadım

Bu ki bana yalan sayılmadı

Acımak isim miydi? hayır

Bir evden olmak kötü müydü? hayır

Zamana zamanla bakmak ne idi ki

Baktım

 

Tarlayı tarlayla ölçtüm

Meyveyi mey mayla ölçtüm

Denizi denizle ölçtüm

Göğü gökle ölçtüm

Zaten insanı insanla ölçtüm ki

Buruk bir tat mı duydum

Ve duydum

Her şey ki bir yorumdu, sonuç değildi

Sonuç ki zaten yoktu

 

Sen ki kim

Beni bütün bırakma.

Edip Cansever Şiirleri


15. Ona Bir Kolye Vermiştim

Ona bir kolye vermiştim kendi sözlerinden

Sürekli bir gülümseyişle yüzümdeki

Görülmemiş bir ustalıkla acıyı ters yüz eden.

 

Elbette bir ustalıktır bizim sevgimiz

Mutlu bir yolcu gibi yol kenarlarındakilere el eden.

 

Bu kentin her yanını unuttuk

Kim bilir nerde daha bir postacı olurken.

Edip Cansever Şiirleri

Forumlarla ilgileniyorsanız Forum.BuradaBiliyorum.Com adresini ziyaret edebilirsiniz .

Daha çok bu tarz yazılar okumak isterseniz sosyal medya kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.

Kaynak

Ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Schaltfläche "Zurück zum Anfang"
Schließen

Please allow ads on our site

Please consider supporting us by disabling your ad blocker!