Allgemeines

#Tarihin En Güzel 10 Kadınının Korkutucu Güzellik Sırları

Tarihin En Güzel 10 Kadınının Korkutucu Güzellik Sırları

Tarihin Göz Kamaştırıcı Kadınlarının Güzellik Sırları

Sürekli büyüleyici görünmek hiç de kolay bir şey değil. Tarihin en güzel kadınları da zaten doğuştan muazzam doğmadılar. Güzelliklerini kazanmak ve korumak için uzun uğraşlar verdiler. Ezilmiş böcek bağırsağı, haşlanmış kuşlar, gübreler… Bu içeriğimizde onların güzellik sırlarını öğreneceksiniz. Şaşırmaya hazır olun!

İşte tarihin göz kamaştırıcı kadınlarının “GARİP“ güzellik sırları!


10. İmparatoriçe Elisabeth: Ham Dana Etinden Yüz Maskesi

19.Yüzyılda yeryüzündeki en güzel kadın Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth idi. Kusursuz cildiyle ve ayak uçlarına kadar uzanan kestane rengi saçlarıyla Avrupa’da oldukça ünlüydü. Cildini güzel tutmak için ellerini, yüzünü ve boynunu ılık zeytinyağı ile yıkardı. Kendine özel hazırlanan çiğ dana etiyle yüzü tamamen kaplayan maskesi güzelliğinin sırrıydı. Çok az yemek yemeyi tercih ettiğinden beli sadece 49.5 santimetreydi. Buna rağmen her gün korse kullanırdı. Saçlarını taramak için günde üç saatini ayırırdı. Saçlarını ayırmak için kullandığı kurdeleleri baş ağrısına neden olacak kadar sıkı bağlardı.

imparatorice-elisabeth.jpg


9. Kleopatra: Eşek Sütü Banyosu

Kraliçe Kleopatra, yaşayan en güçlü erkeklerin kalbini kazanacak kadar göz alıcı bir güzelliğe sahipti. Bu belkide onun cazibesi belki de lütfuydu. Ya da gübre ve böcek bağırsağının tatlı aromasının cildindeki başarılı etkisiydi:) Püre haline getirilmiş böcek bağırsaklarından yapılmış ruju ve gözlerinin altına sürdüğü timsah gübresi sayesinde cildinin hep güzel göründüğüne inanıyordu. Fakat Kleopatra bu doğal bakım rutinini lüks yaşamıyla da birleştirerek eşek sütüyle banyo yapıyordu. Cildi kötüye gittiğinde hizmetçilerinin sağdığı eşek sütünü küvete doldurtturur ve saatlerce süt banyosu yapardı.

Derin Bilgi; Antalya Alanya’da Kleopatra Plajı vardır. Bu plajda, uçurumun kenarında Alanya Kalesi yer almaktadır. Bir rivayete göre Kleopatra, ilişkiye girdiği her erkeği kalenin surlarından aşağıya atardı. Yani Kleopatra ile birlikte olmanın sonu korkunç bir ölümdü!

kleopatra-002.jpg


8. Nefertiti: Aşırı Yoğun Makyaj

Mısır Kraliçesi Nefertiti, o kadar güzeldi ki 20. Yüzyılın başlarında yüzünün bir heykeli uluslararası alanda beğeni kazanmıştır. Şaşırtıcı olmayan ise güzelliği için harcadığı emekti! Cesedinin makyajlı gömüldüğünden yola çıkarak güzellik sırlarını az çok tahmin edebiliyoruz. Ayrıca Nefertiti’nin vücudunda saçları dahil tek bir kıl yoktu. Çünkü saçlarından ayaklarına kadar traş edilirdi. Kafasını bir perukla kapatır ve gözlerini kohl adında bir boyayla boyardı. Eski Mısır’da kullanılan kohl, siyah kurşundan elde edilen bir boyadır. Bu Nefertiti’nin kurşun zehirlenmesinden öldüğünü gösteriyor. Ruju da bromin manniti içerirdi. Bu madde yoğun zehir içerir. Yaptığı makyajlar yüzünden ölmesi ihtimali oldukça yüksektir.

nefertiti.jpg


7. Kraliçe I. Elizabeth: Cildi Kurşunla Kaplama

Kraliçe Elizabeth’in aşağıdaki resmine göz attığımızda en çok merak uyandıran şeyin yüzünün neden bu denli beyaz olduğudur.  “Neden?” sorusunun cevabı; beyaz yüz o zamanların bir güzellik akımıydı. O dönemlerde beyaz yüz eğilimi zenginlik ve güzelliğin sembolüyken, bronzluk düşük seviyede bir sosyal sınıfı demekti. Bu görünümü elde etmek için zehirli ve deride ciddi hasarlara neden olabilen kurşunun boya olarak kullanılması cesaret isterdi. Bu boya; baş ağrısı, saç dökülmesi, mide sorunları, diş çürümesi hatta felç olmaya kadar büyük tehlikeler taşımaktaydı.

kralice-i.-elizabeth.jpg


6. Marie Antoinette: Güvercin Pisliği

Fransız Kraliçesi Marie Antoinette hayatı boyunca pasta yememiştir. Dünya klasında bir güzellik ünvanına sahip Kraliçe bu ünvanını sürdürmeye kararlıydı. O da İmparatoriçe Elisabeth gibi bir yüz maskesiyle yatağa girerdi. Maskesi; konyak, yumurta, süt tozu ve limon içeren bir bileşimden oluşuyordu. Ayrıca güvercin pisliği de onun kendine özgü güzellik sırlarından biriydi. Plasenta içeriğindeki hiyalüronik asit, vitamin, protein ve yağ hücre yenilenmesini sağlıyordu. Bunun yaşlanma sürecini geciktirdiğine inanılıyordu. 

marie-antoinette.jpg


5. İskoç Kraliçesi Mary: Şarapta Banyo

İskoç Kraliçesi Mary çok da güzel bir kadın sayılmazdı. Büyük bir çeneye ve keskin bir buruna sahipti. Ama o bir Kraliçe’ydi ve güzel görünmesi gerekiyordu. Cildini olabildiğince güzel tutabilmek için hizmetçilerinin beyaz şarapla doldurduğu küvette banyo yapıyordu. Şarabın onun cildine iyi geldiğini düşünüyordu. Kulağa hoş gelen bu banyo günümüzde hala uygulanmaktadır. Dünyanın her yerinde geçerli olan beyaz şarapla banyo yapmanın bir ismi de var: Vineoterapi.

iskoc-kralicesi-mary.jpg


4. İmparatoriçe Zoe Porphyrogenita: Kendi Kozmetik Laboratuarını Açtı

İmparatoriçe Zoe Porphyrogenita, Bizans İmparatorluğu’nun en güzel kadınlarından biriydi. Altmışlı yaşlarına geldiğinde bile hala 20 yaşında gibi bir cilde sahipti. Bu kadar güzel ve bakımlı görünebilmek için gerçekten çok emek sarfetti. İmparatoriçe olduktan sonra Zoe Porphyrogenita sarayın içinde kendi kozmetik ürünlerini hazırlatabileceği bir laboratuvar inşa ettirdi. Burası gerçek bir kozmetik fabrikası gibi çalışıyordu ve tek müşterisi Zoe’ydu. 

imparatorice-zoe-porphyrogenita.jpg


3. Lucrezia Borgia: Saatlerce Yıkanan Saçlar

Şair Lord Byron bir zamanlar Lucrezia Borgia’nın saçlarına aşıktı ve ondan ilham alıyordu. Ona o kadar aşıktı ki saçlarından çaldığı bir tutamı yastığının altında saklıyordu. Borgia gününün çok uzun bir zaman dilimini saçlarını yıkamaya ayırırdı. Lucrezeia parlak ve sarı saçlara sahipti fakat bu saçlar doğal değildi. Ailesindeki herkesin esmer olması da bu gerçeği destekliyordu. Lucrezia saçlarını saatlerce limon suyunda yıkardı ve günün diğer kısmında da güneşin altında beklerdi.

lucrezia-borgia.jpg


2. Truva Helen: Sirke Banyosu

Truva Helen, o kadar güzel bir kadındı ki binlerce insan onun için savaşarak ölmüştür. Bu kadın kozmetik bakımı konusunda kayda değer bir anlayışa sahipti. Her gün onun emrindeki görevlilerin hazırladığı sirke ile doldurulmuş küvete girer ve orada saatlerini geçirirdi. Çünkü sirke, vücudun pH seviyelerini dengeler. 

truva-helen.jpg


1. Simonetta Vespucci: Arsenik, Sülükler ve İnsan İdrarı

Adını bilmiyor olsanız bile, Simonetta Vespucci’nin yüzünü defalarca görmüş olabilirsiniz. O Rönesans’ın en büyük ressamlarından bazılarına ilham kaynağı olmuştur. Rönesans döneminde o bir güzellik ikonuydu. Bu yüzden sülükler ve bazı zehirleri sıklıkla kullanırdı. Cildinin her zaman soluk ve beyaz kalabilmesi için Vespucci sülüklerden faydalanıyordu. Sülükler kanı sürekli emerek yüzünün bembeyaz görünmesini sağlıyordu. Ayrıca o dönemde sülük konusunda tedirginlik yaşayan diğer kadınlar, ekmek kırıntılarını yumurta aklarıyla karıştırıp üstüne sirke de ekleyerek  yüz maskesi hazırlardı. Kadınlar aynı zamanda kaşları için de arsenik veya kaya şapını kullanırdı.

simonetta-vespucci.jpg


BONUS

Divamız Bülent Ersoy

Bilindiği üzere Bülent Ersoy’un da kendine özgü güzellik sırları var. Bunlardan biri süt banyosudur. Kendisi ara ara güzelliğini korumak için süt banyosu yapar. 

bulent-ersoy-006.jpg


Önerilen İçerik; Ünlü Olmayan Türk Güzeller Hayran Bıraktı!

NeOldu.com / Sosyal Fayda

Kaynak

Daha çok bu tarz yazılar okumak isterseniz sosyal medya kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.

Dizi || Film izlemeyi seviyorsanız Dizi.BuradaBiliyorum.Com sitemizi forumlarla ilgileniyorsanız Forum.BuradaBiliyorum.Com adresini ziyaret edebilirsiniz .

Ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Schaltfläche "Zurück zum Anfang"
Schließen

Please allow ads on our site

Please consider supporting us by disabling your ad blocker!