Sozialen Medien

#The Revenant – Diriliş Film İncelemesi #SosyalMedya #Tv #BB

The Revenant – Diriliş Film İncelemesi

The Revenant – Diriliş Film İncelemesi

Diriliş; büyük bir ayının ölümcül saldırısından ağır yaralı olarak kurtulan çok deneyimli bir kürk avcısı ya da tuzakçısının arkadaşları tarafından ölüme terk edilişinden sonra onun hayata tutunmak için gerçekleştirdiği destansı mücadelesini anlatmaktadır.

Diriliş, bir gizem filmi değil; ancak bu filmde alt metinler, mesajlar ve çeşitli olaylara ya da zamanlara göndermeler olmadığı anlamına gelmemektedir. Bu yazıda hem bu mesajlara ya da göndermelere değinmeyi hem de filme yönelik gözlemlerimi paylaşmak istiyorum.

Kesintisiz Çekimler

Film, henüz ilk sahnesiyle bizlere kaliteli bir yapımla karşı karşıya olduğumuz izlenimini vermeyi başarıyor. Bir geyik avına ait bu görüntü tam olarak 2 dakika 19 saniye boyunca hiç kesilmeden ve tek kamera çekimiyle bize sunulmakta ve bizi adeta ormanın içerisindeki atmosfere çekmektedir. Benim filmdeki en çok dikkatimi çeken ayrıntının bu olduğunu söyleyebilirim. Kesinti yani görüntü atlaması bulunmayan kamera çekimleri. Tüm film ekibinin inanılmaz bir uyum ve titizlik içerisinde çalışmasını gerektiren bu çekimler film için ne kadar büyük bir emek verildiğini gözler önüne sermektedir. Görüntü atlaması yaşanmayan bu çekimlerin en uzunu boz ayının Glass’a saldırdığı sahne. Tam olarak 5 dakika 37 saniye boyunca hiç kesilmeden verilen bu saldırı anı bence filmi hafızalarımıza kazıyan en etkili sahne.

Bu ayı saldırından sonra olayların seyri tamamen değişir. Normal şartlarda bu kadar derin ve ölümcül yaralar aldıktan sonra sağ kalma imkanı olmayan Glass öncelikle ekibin başındaki yüzbaşının gayretleri sonucu hayatta kalmayı başarır. Yüzbaşı onun yaralarının dikilmesini sağlar.

Hawk’ın ölüm sahnesi Üzerine

Glass’ın çocuğunun yani Hawk’in ölüm sahnesinde irdelemek istediğim soru şu: Tom Hardy’nin canlandırdığı John karakteri çocuğu öldürmekte haklı mıydı, değil miydi? Olaya duygusallıkla yaklaşarak “Tabi ki haklı değildi. Ne olursa olsun öldürmesi söz konusu olamaz” diye düşünebilirsiniz. Ancak biz bu yorumu 2019 yılında bir ekran başında yapıyoruz. Bu soruyu olayın gerçekleştiği zamanı ve şartların tamamını düşünerek cevaplamamız gerekmektedir.

Olay 1800’lerin Amerikasında geçmektedir. Bu tarihlerde milyonlarca Kızılderili’nin öldürüldüğünü onlara bir soykırım uygulandığını biliyoruz. Diğer taraftan Tom Hardy’nin canlandırdığı John karakteri daha önce yerliler tarafından işkenceye uğramış birisi. Dolasıyla yerlileri çok sevdiği söylenemez. Glass’ın çocuğu bir melez yani annesi bir Kızılderili. İşte bu yüzden John’ın ona karşı önyargılı olduğu ve onu çok sevmediği bir gerçek. John, paraya ihtiyacı olan birisi ve yüzden ölmek üzere olan Glass’ın başında birkaç gün kalmayı kabul etme nedeni yüzbaşının vermeyi vaat ettiği para.

Olayı karmaşık hale getiren peşlerinden gelmekte olan yerlilerdir. Kızılderililer onları buldukları an öldüreceklerdir ve onları bulmaları an meselesidir. Zaten onlar olayın geçtiği yerden ayrıldıktan bir süre sonra Kızılderililerin oraya geldiğini görürüz.

John, yaşları küçük diğer iki kişinin aksine bulundukları durumu daha objektif değerlendirebilmektedir. Eğer kalmaya devam ederlerse Kızılderililerin onları yakalayacakları kesindir. Bu durum Glass’ın kendi çocuğu da dahil olmak üzere hepsinin sonu demektir. Glass’ın bu durumu onları ölüme sürüklemek üzeredir. Zaten diğer arkadaşlarının onu bırakıp gitme nedeni budur.

Dikkat ederseniz John bu durumu yani kalmaya devam ederlerse hepsini öleceğini Glass’a anlattığı zaman ağır yaralı durumda olan Glass konuşamasa da durumu kabullendiğini belli eder. Onların özellikle de çocuğunu ölümüne neden olmak istemez ve ölmeyi kabul eder. Her ne kadar Glass’ı öldürmek istediği için John’a kızsak da o yapılabilecek en mantıklı tercihi yapmıştır. Onun bu kararı tek başına almadığını Glass’la birlikte aldıklarını unutmayalım. Yani ona hiç sormadan da bunu yapabilir ve diğerlerine onun öldüğünü söyleyebilirdi.

İşte tam bu sırada Hawk koşarak gelir ve onun babasını öldürmek üzere olduğunu görür. John’a saldırır ve yardım için Jim’e bağırmaya başlar. Dikkat ederseniz John soğukkanlılığını kaybetmeden ona sakin olmasını ve bağırmamasını söyler. Çünkü bu etrafta olması muhtemel Kızılderililerin bu sesi duymaları mümkündür. Hawk, John’un tüm uyarılarına rağmen bağırmaya devam eder ve bu kez “Yaptığını yüzbaşıya anlatacağım ve seni asacaklar” diyerek onu tehdit eder. John aslında bir anda inanılmaz kötü bir durumla karşı karşıya kalmıştır. Olay eğer yüzbaşıya intikal ederse büyük olasılıkla kimse ona inanmayacak ve asılacaktır. John o an kendisi için yapabileceği en mantıklı hareketi yapar ve onu susturur. Çünkü başka bir çıkar yolu kalmamıştır.

“Bir anlaşma yaptık”

John’un en başta Glass’a böyle bir teklif yapmaya hakkının olmadığını düşünebiliriz ancak başta söylediğim gibi olağanüstü şartlar altındalar ve orada kalmakta ısrar etmelerinin hepsinin ölüme neden olacağını Glass’ın da kabul ettiğini biliyoruz. Bu durumda onun Hawk’a söylemek istediği “Bir anlaşma yaptık” sözü geçerliliğini yitirmiş değil.

Bu sahnede aslında bir melez olan Hawk’ın beyaz adamı temsil eden Hawk’a yönelik birikmiş ön yargısının daha belirleyici olduğunu söylemek mümkün. Gördüğü manzara karşısında John’a vurduktan ve ona silah doğrultarak etkisi hale getirdikten sonra sakince konuşabilseydi belki farklı bir çözüm bulunabilirdi.

Tüm bunlardan hareketle, ön yargısız ve olayın geçtiği zamanın şartlarını göz önünde tutarak şu sorunun cevabını belki tekrar gözden geçirebiliriz. Tom Hardy’nin canlandırdığı John karakteri çocuğu öldürmekte haklı mıydı, değil miydi?

Glass’ın Yaralı Halde Bırakılma Sahnesi

Filmde seyircileri ikilemde bırakabilecek bir diğer sahne Glass’ın yaralı halde bırakılması… Son kararı yüzbaşının verdiğini görsek de ortak bir akılla aldıkları bu karar doğru muydu yoksa yanlış bir tercih miydi?

Aynen bir önceki durumda yaptığımız gibi o an Glass’ın arkadaşlarının içerisinde bulundukları durumu iyi analiz etmek gerektiğini düşünüyorum. Peşlerinde onları öldürmek isteyen Kızılderililer bulunmaktadır ve kaleye ulaşmalarının tek yolu öncelerindeki dağı aşmaktır. Konuşmalarının dinlediğimizde dağı aşmak için başka geçitler aradıkları da anlaşılmaktadır. Ancak Glass’ı bu dik yokuştan çıkarma imkânları yoktur. Bu ana kadar onun için ellerinden geleni yapsalar da artık yapacak bir şey olmadığı görülmektedir. Onu bırakmak ve yola onsuz devam etmek ya da kalarak muhtemelen hepsinin ölümüne neden olacak bir çatışmayı göze almak arasında bir karar vermek durumunda kalırlar. İşte bu durumda tercihlerini onu daha fazla acı çekmemesi için öldürme yönünde kullansalar da yüzbaşı bunu yapamaz. Glass’ı gönüllü birkaç kişiyle ormanda bırakmayı tercih ederler. Ben onların içerisinde bulundukları şartları değerlendirerek alabilecekleri en doğru karar aldıklarını düşünüyorum. Zaten Glass daha sonra yüzbaşı ile karşılaştığında ona beni neden ölüme terk ettiniz ya da buna benzer en küçük bir serzenişte bile bulunmaz. Bu durum onun bu kararın doğru olduğunu desteklediğini göstermektedir.

Filmle ilgili söylemek istediğim bir diğer Glass’ın film boyunca aslında iki kez dirilmesi… Bunların ilki onun John tarafından mezara konulduktan sonra oradan çıkması diğeri ise soğuktan ölmek üzereyken bir yerlinin onun için yaptığı çadırdan çıktığı an. Onun hayatını kurtaran yerlinin az sonra Fransızlar tarafından ağaca asılarak öldürülmüş olduğunu görmemiz gerçek vahşinin kim olduğunu sorgulamamıza neden olmaktadır. Bir başka sahnede Kızılderili şefi beyazları kastederek bizden her şeyimizi çaldınız, der. Bu onlara yönelik yapılan katliamlara bir göndermedir. Beyaz adamın acımasızlığını temsil eden karakterlerden birisi olan John vahşi her zaman vahşidir, diyerek sanki beyazların onlara bakışını özetler. Bunu çok iyi bilen Glass, çocuğuna şöyle söyleyecektir: “Onlar senin sesini duymaz; yüzünün rengini görürler.”

Bir başka sahnede, öldürülen ya da katledilen Kızılderilileri görünce onlara acımak bir yana onlara hırsızlık imasında bulunur. Ancak hayatta kalan bir Kızılderili için yere ekmek bırakan Jimm adeta bize tüm beyazların aynı olmadığını göstermektedir.

Diriliş film incelemesini 25. Kare Youtube kanalı üzerinden seyredebilirsiniz.

diriliş diriliş analiz diriliş eleştirisi diriliş film incelemesi diriliş filmi diriliş fragman diriliş hd izle diriliş inceleme diriliş izle diriliş trailer diriliş türkçe diriliş yorum leonardo dicaprio leonardo dicaprio filmleri the revenant the revenant analiz the revenant analizi the revenant eleştirisi the revenant filmi the revenant fragman the revenant hd izle the revenant inceleme the revenant incelemesi the revenant izle the revenant trailer

Kaynak

Daha çok bu tarz yazılar okumak isterseniz sosyal medya kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.

Dizi izlemeyi seviyorsanız Dizi.BuradaBiliyorum.Com sitemizi forumlarla ilgileniyorsanız Forum.BuradaBiliyorum.Com adresini ziyaret edebilirsiniz .

Ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Schaltfläche "Zurück zum Anfang"
Schließen

Please allow ads on our site

Please consider supporting us by disabling your ad blocker!