Wissenschaft

Ünlü Türk ve Yabancı Yazarlar Hakkında Bir Birinden İlginç Bilgiler

Inhaltsverzeichnis

Ünlü yazarlar hakkında ilginç bilgiler ; Kitaplarını sevmiş olarak okuduğumuz yazarların, hayatlarını da merak ederiz genel anlamda. Üç aşağı beş yukarı onlar hakkında kısa bilgilere de hakimizdir. Ama bu yazıda, dünyaca meşhur Türk ve yabancı yazarların, daha ilkin asla duymadığınız, bilinmeyen yanlarını öğreneceksiniz.

Ünlü yazarlar hakkında ilginç bilgiler ; Bir kitabı okuduğumuzda mevzusu kadar, yazarı hakkında da informasyon sahibi olmak isteriz. Bilhassa kalemini fazlaca sevdiğimiz bir yazarsa zaman içinde ona karşı hayranlık duymaya adım atar ve karakterini merak ederiz. Acaba bu romanları yazan biri iyi mi bir kişiliğe sahipti, mesleği neydi, ne şartlarda bu kitapları yazdı diye aklımızdan bir sürü sual geçer. Ancak kimi zaman kitaplarını öle bayıla okuduğumuz bir yazarın biyografisini okuduğumuzda hayal kırıklığı yaşarız. Gözümüzde devleştirdiğimiz o kişinin aslına bakarsak {hiç de} fanatik olunası biri olmadığını anlarız. Bize ters gelen birçok özelliği bulunduğunu görürüz.

Bazen de durum tam tersi olur. Mesela ilk kez okuduğunuz bir yazarın hayatından etkilendiyseniz, kitabını sevmeseniz bile okumak istersiniz. Yaşadığı zorluklar, aşmak zorunda olduğu mücadeleler o yazarla aranızda bir gönül bağları oluşmasını sağlar. Peki kitaplarını sevmiş olarak okuduğunuz yazarlar hakkında tüm bilgilere haiz misiniz? Dilerseniz şimdi, Ünlü yazarlar hakkında ilginç bilgiler , meşhur Türk ve yabancı yazarlar hakkında ilginç bilgilere hep beraber göz atalım.

Dünyaca Ünlü Yabancı Yazarların Bilinmeyen Yönleri

Evet yazarların gizli saklı kalmış yanlarını anlatmaya yabancı yazarlarla başlamış olalım. Senelerdir okuduğumuz Ünlü yazarlar hakkında ilginç bilgiler o şekilde bilgiler öğreneceksiniz ki inanırım hepsine karşı bakış açınız değişecek. İşte karşınızda dünya edebiyatının unutulmaz yazarları hakkında, şimdiye kadar hiçbir yerde okumadığınız, enteresan bilgiler.

1-Öldükten Sonra Ünlenen Yazar: Franz Kafka

Ünlü yazarlar hakkında ilginç bilgiler derlediğimiz garip bilgilere edebiyat denince akla ilk gelen isim olan Franz Kafka ile başlamış olalım. Kendine özgü tarzıyla edebiyat hayatına unutulmaz eserler armağan eden Kafka, mutsuz bir yazar olarak biliniyor. Peki yüzü asla gülmeyen yazarımız Kafka’nın bilmediğimiz daha başka ne özellikleri var? Kafka otoriter babası yüzünden özgüven problemi yaşayan bir çocuktu. Babasının heybetli duruşuna rağmen, haiz olduğu çelimsiz ve zayıf vücudu kendisini hep ezik hissetmesine niçin oldu. Kafka o dönemde yaşadıklarına ve babasının bu yönlerine, Babaya Mektup isminde kitabında detaylıca yer vermiştir.

Franz Kafka’nın insanlara en garip gelen özelliği ise öldükten sonrasında üne kavuşmasıdır. Eserlerinin derhal hepsi, hayata veda ettikten sonrasında basıldı. Hatta birçoğunun yakılmasını istemişti fakat her neyse ki en yakın arkadaşı Max Brod onu dinlememiş ve Kafka vefat ettikten sonrasında yazdıklarını yayımlatmış. Tüberküloz hastalığı sebebiyle ölen Kafka, yoğun bir halde uykusuzluk, baş ağrısı, anksiyete ve şizofreni emareleri gösteriyordu. Et yemeyi cinayetle eş kıymet tutan Kafka hem de sıkı bir vejeteryandı.

2-Dostoyevski Tam Bir Kumar Bağımlısıydı

Yazdığı dünya klasikleri kitaplarıyla unutulmaz adlardan önde gelen Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, Rus edebiyatının en başarı göstermiş yazarlarından biridir. Biz genel olarak kitaplarını sevmiş olarak okuduğumuz yazarlara bir hayranlık besleriz. Ama kimi zaman gözümüzde canlandırdığımız kadar muhteşem olmayabiliyorlar. Dostoyevski de bu adlardan biri. Başarılı yazarın fazlaca fazla negatif özelliği bulunuyormuş. İlk olarak tam bir kumar bağımlısı bulunduğunu izah edelim, sonrasında aşırı şekilde cinselliğe düşkünlüğü ve hırsız yönlerinin bulunduğunu da ekleyelim. Bu bilgiler rivayet mi yoksa gerçek mi kim bilir fakat, Dostoyevski kumar borçlarını ödeyemediği zamanlarda, karısının parasını çalıyormuş. Tıpkı Kafka şeklinde babasıyla arası iyi olmayan, zor bir yaşam geçiren ve aslına bakarsak bir mühendis olan Dostoyevski’yi tüm fena özelliklerine karşın minnetle yad ediyoruz. Bir düşünün o olmasaydı Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Kumarbaz şeklinde başyapıt kitapları iyi mi okuyacaktık?

3-Elmasız Yazamayan Friedrich Schiller

Alman kökenli Friedrich Schiller, başarı göstermiş bir dram yazarıdır. Yazdığı eserlerin bir çok tiyatroya uyarlanmıştır. Aynı zamanda ozan ve felsefeci olan Schiller bu yazıları elma olmadan yazamıyormuş. Çalışırken masasında ne olursa olsun bir elma bulunduran yazar, ara sıra bu elmayı koklayıp esin aldığını söylüyormuş.

4-Çöpçatan Jane Austen

En iyi aşk kitapları içinde yer edinen Aşk ve Gurur romanının yazarı Jane Austen var sırada. İngiliz edebiyatının önde gelen isimlerinden önde gelen Jane Austen yaşamı süresince asla evlenmedi ve ailece yaşadı. Buna karşın yazdığı romanların derhal hepsindeki hanım karakterlerin başını bağladı. Neredeyse evlendirmediği hanım yok! Austen için deyim yerindeyse tam bir çöpçatan diyebiliriz. Romanlarını bu kadar rahat yazan Austen, bekar kızları evlendirme merakını ise ailesinden hep gizlemiş. Austen yazdığı emek harcamaları ailesinin okumasını asla istemezmiş. Hatta yazı yazarken odasına birinin girdiğini duyduğunda, notlarını derhal saklıyormuş. Belki de asla evlenmemiş kızlarının, romanlarındaki bekar kızları evlendirme çabasının ailesi tarafınca duyulmasını istemiyordu.

5-Aleksandr Puşkin’in Tek Yurt Dışı Gezisi Erzurum’du

Rus edebiyatının başarı göstermiş isimlerinden Aleksandr Puşkin, asil bir aileye sahipti. Öyleki ki ilköğretimini de evde anne ve babasından almıştı. Daha sonrasında da fazlaca iyi bir eğitim yaşamı olan Puşkin, yaşamış olduğu aşklar ve skandallarla hep gündemde olmayı başardı. Aleksandr Puşkin ile ilgili bilinmesi ihtiyaç duyulan en acayip informasyon, gittiği tek yabancı ülkenin Türkiye olmasıdır. Puşkin 1829 senesinde, kısaca Osmanlı İmparatorluğu zamanında, katılmış olduğu Rus ordusu ile beraber Erzurum’a gitmiş. Burada geçirdiği günleri de Erzurum Yolculuğu isminde kitabında anlatmaktadır.

6-Öfkeli Ernest Hemingway

Ödüle doymayan Amerikalı yazar Ernest Hemingway hem değindiği eserlerle hem de karizmatik görünümüyle daima ilgi odağı olmayı başarmıştır. Ernest Hemingway’in gene kendi şeklinde bir yazar olan James Joyce ile yakın bir dostluğu vardı. Sık sık çıktıkları bar akşamlarında, Joyce çoğu zaman kavgaya karışırmış. Hemingway de arkadaşı için devamlı birilerini dövmek zorunda kalmış. Bir defasında da kendi hakkında negatif eleştiri icra eden bir yazar eleştirmenini ilk görmüş olduğu yerde tekme tokat dövmüş. Bitti mi sandınız?

1944 senesinde bir mecmua için cenk muhabirliği yapmış. Ancak yasalara aykırı olmasına karşın kuralları çiğnemiş ve bir asker şeklinde davranmış. Söz dinlemez bir serseri oluşu onun mahkemede yargılanmasına yol açmış. Ancak cenk bittikten sonrasında bronz madalya almayı da dikkatsizlik etmemiş. Hemingway hakkında başka bir garip informasyon ise ava olan merakı. Bilhassa silahları kullanarak yapmış olduğu balık avları o zamanlar adının fazlaca duyulmasını elde etmiş. Bir keresinde de köpek balığıyla girmiş olduğu mücadelede, silahını kullanırken yanlışlıkla kendini vurmuş.

7-24 Yaşında Bir Profesör: Friedrich Nietzsche

Filozofluk kimliğinin yanında; yazarlık, şairlik, kültür eleştirmenliği, besteci ve filolog şeklinde sıfatlara haiz olan Friedrich Nietzsche‘nin söylediği her söz olay olmuştur. Zekası ve hayata bakış açısıyla birçok insan için idol olan Nietzsche’nin 24 yaşlarında profesör bulunduğunu biliyor muydunuz? Derslerinde fazlaca başarı göstermiş olan Nietzsche hocasının referansıyla Basel Üniversitesi Klasik Filoloji Kısmına profesör olarak atandı. 24 yaşlarındayken profesör olan Nietzsche o döneme kadar atanmış, en genç profesör unvanına haiz oldu.

8-Futbolcu Albert Camus

20. yüzyılın en başarı göstermiş yazarlarından önde gelen Albert Camus‘u ironik yaşam biçimiyle tanıyoruz. Çoğunlukla ölümden ve intihardan bahsetmesine karşın, bir taraftan da yaşamın yaşanılası bulunduğunu korumak için çaba sarfeden bir isim. Felsefe bölümünü bitirip, kendini hiçbir vakit bir felsefeci olarak görmeyen Camus gençliğinde bir futbolcuymuş. 17 yaşına kadar futbol oynayan meşhur yazar, yakalandığı verem hastalığı sebebiyle fazlaca sevilmiş olduğu futbolu bırakmak zorunda kalmış. 21 yaşlarında yaşamını birleştirdiği eşi zengin bir göz doktorunun kızıymış. Eşi morfin bağımlısı olduğundan bu evlilik fazla sürmemiş ve iki yıl sonrasında sonlandırılmış. Hayatı süresince sigara içen Camus, fazlaca sevilmiş olduğu sigarasının adını da bir kedisine vermiş.

9-Haruki Murakami’nin Yemek Kabusu

Hem Japon hem de dünya edebiyatında yeri yadsınamaz seviyede mühim olan Haruki Murakami‘nin eserleri 50’den fazla dile çevrildi. Tüm zamanların en başarı göstermiş yazarları içinde gösterilen Murakami’nin, gençliğinde eşiyle beraber bir caz kulübü açtığını biliyor muydunuz? Burayı 7 yıl süresince işlettikten sonrasında, bigün beyzbol maçı izlerken aniden yazma isteği uyanmış ve o başarı göstermiş kitapları bu tarihten sonrasında kaleme almış. Murakami’nin birçok insan tarafınca malum garip yönü ise yiyecek temalı rüyaları. Kabus derecesinde olan bu rüyalarda meşhur yazar; tırtıllardan yapılmış pastalar, içi panda dolu pilavlar ve yılan etinden yapılmış yemekler görüyormuş. Bu rüyaları görmeye ise birkaç yıl süresince devam etmiş. Ayrıca tam bir disiplin hastasıymış. Akşam 21:00’de yatıp, sabahın 04:00’ünde uyanıyormuş. Günün 5-6 saatini ise aralıksız yazı yazmaya ayırırmış.

10-Tolstoy’un 13 Evladı Vardı

Rus edebiyatının en önde gelen isimlerinden önde gelen, meşhur Savaş ve Barış romanının yazarı Lev Tolstoy’un tam 13 evladı vardı. 48 yıl devam eden evliliğin peşinden artık yalnız kalmayı ve dünya işlerinden vazgeçmeyi tercih ettiğini söyleyerek, 82 yaşlarında evinden ayrıldı. Aradan fazlaca geçmeden bir tren istasyonunda donarak ölen Tolstoy’un bilinmeyen bir öteki özelliği ise karısına karşı aşırıya kaçan dürüstlüğü. Dediklerine nazaran Tolstoy başka hanımlarla yaşamış olduğu cinsel maceraları kaleme alıyormuş. Bu yazdıklarını da eşiyle evlendirilmiş olduğu günün gecesinde ona okutmuş. Düğün gecesinde kocanızın eski sevgilileriyle geçen yatak odası anılarını okuduğunuzu bir düşünün? Allah düşmanıma vermesin diyor ve Ünlü yazarlar hakkında garip bilgiler dudak uçuklatan bilgilere devam ediyorum.

11-Yaşlanmak İstemeyen Victor Hugo

Herkes normal olarak bigün yaşlanacak, elimiz yüzümüz buruş buruş olacak, hafızamızda birçok şeyi tutamayacak hale geleceğiz. Evet, bunu sıhhatli beslenme, tertipli spor ve bazı operasyonlarla erteleyebiliriz fakat kaçışımız mümkün değil. Hepimizin er ya da geç bigün yaşayacağı ihtiyarlık, bazı insanlarda takıntı derecesinde korkulu bir hal alıyor. Bunlardan biri de dünyanın en kalınca romanlarından önde gelen Sefiller’in yazarı Victor Hugo. Vücudu diri kalsın diye her sabah buz şeklinde suyla duş alan Hugo, hem de sesi güzel olsun diye pişmeden yumurta yermiş. Her vakit bakımlı, temiz ve şık görünen Hugo insanların onu daima beğenmesini istermiş.

12-İnsomnia Mark Twain

Asıl adı Samuel Langhorne Clemens olan Mark Twain’in en meşhur kitabı bir çocuk romanı olan Tom Sawyer’in Maceraları‘dır. Bu kitap aynı zamanda daktilo ile yazılan ilk kitap olma özelliği taşıyor. Mark Twain hayatı boyunca insomnia yani uykusuzluk sorunu yaşadı. Geceleri bir türlü uyuyamayan Twain mecburen yazı yazıyormuş. Gündüzleri ise hiç olmayacak yerlerde uyuyakalıyormuş. Twain’in uykusuzluk problemi o denli ileri boyuttaymış ki çevresindekilere; “Bana güzel bir yatak verin, size ölümsüz başyapıtlar vereyim.” dermiş. Hayatı süresince uykusuzluk sorunuyla baş edemeyen Twain’in bir başka özelliği ise stand-up yapması. Bugünkü stand-up gösterilerinin temellerini atan ilk insanlardan biri Mark Twain’dir. Bir keresinde seyirciler içinde 1. Elizabeth’in olduğu bir gösterisinde, gaz çıkarmak üstüne uzunca bir konuşma yapmış olduğu biliniyor.

13-İntihar Meraklısı William Shakespeare

İngiliz ozan ve oyun yazarı olan William Shakespeare yaşamı süresince fazlaca fazla yapıt kaleme aldı. Soylu bir aileden gelen Shakespeare hiçbir vakit geçim sıkıntısı çekmedi, bu yüzden yazı yazmaya kucak kucak vakit buluyordu. Eserlerinde dikkat çeken en mühim unsur, intihara fazlaca fazla yer vermesidir. Shakespeare’nin yazdığı oyunlarda toplamda 13 yerde intihar sahnesi gerçekleşiyor. Shakespeare’nin ek olarak bir tayyare kazasına sebep bulunduğunu söylesem? Amerika’da Shakespeare fanatiği olan bir adam, yazarın eserlerinde geçen tüm kuşları New York’a topladı. Shakespeare; sığırcıkların, tarlakuşlarının ve ardıçların New York’ta olmasını istediğinden, tüm bu kuşlar hayranı tarafınca buraya getirildi. Bir dönem hayvanat bahçesinde korunan kuşlar zaman içinde çoğaldı ve 1960 senesinde bir uçağın düşmesine yol açarak 62 kişinin hayatını kaybetmesine niçin oldu. Shakespeare hakkında sizi şaşırtacak öteki bir informasyon ise tefeci oluşu. Evet Shakespeare yazdığı eserlerden bayağı fazla para kazanmış fakat bundan daha fazlasını tefecilik yaparak kazanılmış olduğu biliniyor.

14-Konuşmayı Seven Virginia Woolf

Tamam tüm bayanlar konuşmayı sever kabul edelim, erkeklere kıyasla derdimizi fazlaca daha çok kelime kullanarak anlatıyoruz. Allah da bizi bu şekilde yaratmış napalım kısaca. Ama bakın dünyaca meşhur adların bile fazlaca konuşma alışkanlığı varmış. İngiliz feminist yazar Virginia Woolf konuşmayı fazlaca seven yazarlarımızdan biri. Hatta bir defasında 48 saat aralıksız konuşmuş. Şunu da eklemeden geçmeyelim, sevgili Virginia yaşamının büyük kısmını yatakta ve halsiz şekilde geçirmişti. Psikolojik sorunları ve geçirdiği bunalım onu epey hareketsiz biri yapmıştı. Ona karşın, bu kadar fazlaca konuşmak için ihtiyaç duyulan enerjiyi iyi mi bulmuş şaşırdık doğrusu. Virginia ek olarak ressam olan kız kardeşine özenmiş ve yazılarını ayakta yazmaya başlamış. Satırlarında buram buram depresyon koksa da gerçekte fazlaca nüktedan biriymiş.

15-Eşcinsellikten Hapis Yatan Oscar Wilde

Genel olarak yazarların biyografilerini biliriz fakat onların iç dünyaları, alışkanlıkları, hususi hayatları şeklinde ayrıntılar onlar öldükten sonrasında gün yüzüne çıkar. İrlandalı yazar ve ozan Oscar Wilde’nin cinsel kimliğini artık bilmeyenimiz yok sanırım. Daha çocuk yaşta akranları dışarıda oynarken, o odasını dekore etmeyi tercih edermiş. Hareketleri ve giyim seçimi da daima yaşıtı olan adam evlatlarından değişik olmuş. Oscar Wilde’nin eşcinsel sevgilisine yazdığı mektuplar ortaya çıkınca, 2 yıl hapis cezasına çarptırılmış. Yani eşcinsel mağduriyetini ilk yaşayan insanlardan biri diyebiliriz. Yazarın eşcinsel sevgilisine yazdığı bu mektuplar ise geçtiğimiz yıllarda, açık artırmayla satışa çıkarılmıştı.

16-Kahve Bağımlısı Balzac

Vadideki Zambak kitabını kaleme alan, Fransız yazar Honoré de Balzac tam bir kahve bağımlısıymış. O görkemli eserleri yazarken haddinden fazla kahve tüketiyormuş. Günde 50 fincan kahve içen Balzac kahve halletmeye zamanı olmadığında yada meydana getirecek birisi yokken kahve çekirdeklerini çiğnermiş. 51 yaşlarında hayata veda eden yazarın ölüm sebeplerinin başlangıcında da kahve tiryakiliği geliyor.Fazlaca fazla oranda ve koyu kıvamlı tükettiği kahveler midesinde kramplara yol açıyormuş. Ayrıca kalbinin büyümesi ve yüksek gerilim rahatsızlığının sebepleri de gene kahveymiş. Yani rahmetli Balzac’ı kahve öldürmüş.

17-Boş Zamanlarını Morgda Geçiren Charles Dickens

Tüm zamanların en fazlaca satan kitabı olan İki Şehrin Hikayesi’nin yazarı Charles Dickens, uyurken yüzü hep şimal kutbuna bakacak şekilde yatarmış. Bu garip uyku alışkanlığının sebebini ise yer küre ve elektrik akımı şeklinde terimlerle açıklamış. Yazarın yaşamı süresince başka yöne doğru yatmış olduğu asla görülmemiş. Dickens’in takıntıları böyle de bitmiyor. Batıl inançları olan Dickens Cuma günlerinin ona uğur getireceğine inanıyormuş. Ayrıca her şeye üç kere dokunmanın da gene talih getirecek davranışlardan bulunduğunu düşünürmüş.Tam bir hayvan sever olan Dickens’in şimdi söyleyeceğim özelliği ise yok artık dedirtecek cinsten. Başarılı yazarımız boş zamanlarını kimsesizler morgunda geçiriyormuş. Evet, kimliği belirlenemeyen cesetlerin yer almış olduğu Paris morguna gider ve burada uzun vakit kalırmış. Bu acayip alışkanlığını ise “iğrençliğin çekiciliği” şeklinde bir ifadeyle tanımlamış.

18-Hovarda Alexandre Dumas

Demir Maskeli Adam, Üç Silahşörler şeklinde kitapların yazarı Alexandre Dumas’ı derhal her fotoğrafında tonton biri olarak gördük. Meğersem perdelerini kaldırınca, o sempatik, tombul görünümünün altında bir playboy ve Don juan gizliymiş. Evet, Fransız yazar Alexandre Dumas’ın tam 40 sevgilisi olmuş. Bunların bir çok da normal olarak evliyken yaşanmış ilişkilerdi. Kadınlarla bu kadar ilgilenirken yazmaya ne ara fırsat buldu diye düşünürken çocuklarına da değinmeden geçmeyelim. Dumas’ın hayattayken 4, öldükten sonrasında da 3 gayrimeşru evladı ortaya çıkmış. Diyecek bir söz bulamadım doğrusu, pes!

19-Yazı Yazamayan Agatha Christie

Eserleri en fazlaca çevrilen ve en başarı göstermiş polisiye kitaplarının yazarı Agatha Christie meğersem yazılarını kendi yazmıyormuş. Durun derhal yanlış anlamayın, vakası açıklayalım. Agatha Christie’nin disgrafi denilen bir öğrenme bozukluğu varmış. Disgrafi ise kişinin zekası ve her şeyi normalken, yazı yazmakta zorlanılan bir öğrenme güçlüğüdür. Genelde; b-d, f-v, m-n, b-p şeklinde harfler birbirine karıştırılır. İşte Agatha Christie de bu sorunundan dolayı, kitaplarını dikte ettirerek yazıyormuş.

20-Takıntılı Truman Capote

Amerikalı yazar Truman Capote de takıntılarıyla nam salmış adlardan biri. Alkole fazlaca erken yaşlarda başlamış olan Capote, bir süre sonrasında alkolsüz yazamaz hale gelmiş. Yazılarını yatmış olduğu yerden kaleme alan Capote, muhakkak bir şeyler içermiş. Gündüzleri çay ve kahveyle başlamış olan sıcak içecekler, ilerleyen saatlerde yerini alkollü olanlara bırakıyormuş. Diğer bazı yazarlar şeklinde batıl inançlara haiz olan Capote, aynı kül tablası içinde 3’ten fazla sigara söndürmezmiş. Ayrıca Cuma günleri hiçbir işe başlamayan, iki tane rahibenin olduğu bir uçağa binmeyen ve rakamlarla takıntısı olan biriymiş. Bilhassa telefon numaralarındaki sayıları toplayıp, sonucu uğursuz çıkan kişilerle tekrar görüşmemesi hakkaten fazlaca enteresan bir özellik.Ünlü yazarlar hakkında garip bilgiler devam ediyor;

Ünlü Türk Yazarların Bilinmeyen Yönleri

Yabancı yazarların bilinmeyen yanlarını anlattıktan sonrasında geliyoruz Türk yazarlarına… Bizim yazarlarımızın da minimum yabancılar kadar garip özellikleri bulunuyor. Mesela Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın örgü örmesi, Nazım Hikmet’in aklına gelen satırları beyaz pantolonuna not alması, Cemal Süreya’nın bir iddia uğruna soyadındaki bir harften vazgeçmesi… Şimdi Türk edebiyatında unutulmazlar içinde yer edinen, meşhur yazarların en garip özelliklerine göz atalım.

1-Gürültüsüz Yazamayan Cemal Süreya

Aşk şiirleri denince yeri açık ara önde olan Cemal Süreya, ikinci yeni akımının en mühim temsilcilerinden biridir. Annesini minik yaşta kaybeden Süreya, kız kardeşleriyle beraber üvey anne elinde büyümüştü. Pek iyi biri olmayan üvey anası, onu bir keresinde zehirlemeye kalkmış. Üstelik bir çok vakit da yemeğine cam kırıntıları karıştıracak kadar acımasız bir kadınmış. Cemal Süreya’nın sayılarla arası asla iyi olmadığından, saati ilköğretim 5. sınıfta öğrenmiş. Yazı yazmaya fazlaca minik yaşlarda başlamış olan Süreya’nın aslolan garip özelliği ise gürültü olmadan yazamamasıdır. Okul yıllarında gürültülü ortamda başladığı yazı yazma alışkanlığı, sonraki yıllarda da devam etmiş. Öyleki ki evinde sessiz yazamadığını fark edince, radyo ve televizyonun sesini açarak odaklanabiliyormuş. Cemal Süreya hakkında her insanın bilmiş olduğu bir bilgiyi de hatırlatmadan geçmeyelim. Süreyya olan soyadını arkadaşı Süreyya Evren ile girmiş olduğu bir iddia sonucu, Süreya olarak değiştirmiştir. Buradan alınan “y” harfi ise arkadaşının adına eklendikten sonra Süreyyya Evren olmuştur.

2-Nazım Hikmet ve Beyaz Pantolonları

Türk edebiyatının en meşhur şairlerinden önde gelen Nazım Hikmet‘in yazmadığı şiir türü yok sanırım. En güzel aşk şiirleri de onda, en iyi vatan şiirleri de… Ama en çok da sevdiği kadınlara yazdığı büyülü sözlerini biliriz. Mavi gözlü devimiz genellikle beyaz pantolon giyermiş. İlham geldiğinde ve aklında o muhteşem sözler belirdiğinde ise bunları hemen o beyaz pantolonuna not alırmış. Demek dünyaya açılan bir şair olmak için böyle garip özellikleri olması gerekiyor insanın. Nazım’la ilgili şu anekdotu vermeden geçmek istemiyorum. Bir gün Pablo Neruda’ya sormuşlar:

– Önde gelen şairlere yer vereceğiniz bir seçki oluştursanız Nazım Hikmet de yer alır mıydı?

Neruda’nın verdiği yanıt ise tam gurur okşayan cinsten:

–  Tek bir şairden oluşan bir seçki hazırlasaydım, bu ozan Nazım Hikmet olurdu!

3-Sabahattin Ali’nin Diksiyon Takıntısı Vardı

Türk edebiyatının köşe taşlarından önde gelen Sabahattin Ali, hem değindiği eserleriyle hem de katledilişiyle asla hatırlanacak bir isimdir. Kısacık ömründe hep gülen, latife icra eden ve hayata pozitif bakan biriydi. Onu tanıyanlar asık suratlı halini neredeyse asla görmediklerini söylüyorlar. Sabahattin Ali’nin diksiyon takıntısı varmış. Kelimeleri birisi yanlış şekilde kullanınca, derhal düzeltme isteği duyarmış. Bu huyu üstüne eşi Aliye Hanım’ın şikayetlerini de arkadaşlarına: “Bu yüzden Aliye Hanım bana fena içerliyor. Karı koca ağız tadıyla kavga edemiyoruz. Kavganın en can alacak yerinde tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum” sözleriyle anlatmış.

4-Kendini Çirkin Bulan Cahit Sıtkı Tarancı

O hepimizin fazlaca sevilmiş olduğu, meşhur Otuz Beş Yaş şiirinin şairi Cahit Sıtkı Tarancı kendini asla beğenmezmiş. Tarancı’nın kendini çirkin bulma özelliği onu yalnızlığa ve karamsarlığa itmiş. Bu da normal olarak satırlarına fazlasıyla yansımış. Galatasaray Lisesinde okumuş olduğu dönemlerde de fazlasıyla yalnız bir gençlik geçirmiş. Öyleki ki tüm arkadaşlarına mektup gelir, bir tek ona gelmezmiş. Cahit Sıtkı da kendi kendine mektup yazar, sonrasında da postadan alınca, birinden gelmiş şeklinde sevinirmiş.

5-Örgü Ören Hüseyin Rahmi Gürpınar

Hani Kemal Sunal, Adile Naşit şeklinde adların oynadığı Süt Kardeşlerfilmi vardı ya, oradaki gulyabaniyi inanırım hatırlıyorsunuzdur. İşte o film, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanı Gulyabani’den uyarlanmıştır. Türk yazar ve romancı olan Hüseyin Rahmi Gürpınar tam bir temizlik hastasıymış. Hiç evlenmeyen, kendini toplumdan soyutlayan Gürpınar, hastalık kaparım korkusuyla fazlaca titiz davranırmış ve senenin 12 ayı eldiven takarmış. Peki bir dönem TBMM’de milletvekilliği icra eden Gürpınar’ın boş zamanlarında örgü ördüğünü söylesem? Evet yanlış duymadınız, yazı yazmaktan sıkılmış olduğu zamanlarda örgü örermiş. Hatta bu hobisi için Avrupa’dan örgü modelleri getirttiği bile biliniyor.

6-Yaşar Kemal’in Çocukken Kekeme Olduğunu Biliyor muydunuz?

Yazarlık hayatına Çukurova’da başlamış olan ve yaşamış olduğu süre süresince onlarca roman kaleme alan Yaşar Kemal, çocukken talihsiz bir vaka geçirmiş. Babası Van’dan göçüp gelirken, Yusuf isminde bir evladı da yanına almış ve öteki çocuklarıyla beraber büyütmüş. Bir gün Yusuf camide namaz kılarken kalbinden bıçaklanarak öldürülmüş. Buna şahit olan Yaşar Kemal, 12 yaşına kadar muntazam konuşamamış ve kekeme olmuş. Herkesin merak etmiş olduğu, doğuştan mı yoksa bir kaza sonucu mu o hale geldiği sağ gözünü ise gene çocukken yaşamış olduğu bir vaka sonucu yitirmiş. Henüz 3,5 yaşlarındayken, bahçede koyun kesen halasının eşini izliyormuş. Adamın elindeki bıçak aniden fırlamış ve Yaşar Kemal’in gözüne gelmiş olarak kör olmasına sebep olmuş.

7-Günde Dört Paket Sigara İçen Ahmed Arif

Arapça, Zazaca ve Kürtçe şeklinde dillere hakim olan Ahmed Arif, yetiştiği koşullar gereği birçok kabiliyete sahipti. Fazlaca minik yaşlarda at binmeyi öğrendi. At binmeyi fazlaca seven meşhur ozan, şahlanmayan ata binmeyeceğini söylermiş. Hayatının büyük bölümünde fazlaca fazla sigara içen Arif, ondan sonra birden bire bırakmış ve sigaranın dumanına bile tahammül edemez olmuş. “Günde dört paket Bafra içiyordum”demesine karşın, Ramazan aylarında oruç tutan kişilerin yanında, sigara içmeyecek kadar da iradeli biriymiş.

8-Tutunamayanlar’ın Nüktedan Yazarı Oğuz Atay

1977 senesinde aramızdan ayrılan, Tutunamayanlar’ın yazarı Oğuz Atay da kıymeti öldükten sonrasında anlaşılan adlardan biri. Yaşadığı dönemde oldukça ilgisiz kalsa da günümüzde tüm eserlerinin, büyük bir fanatik kitlesi bulunuyor. Yazarın en meşhur romanı olan Tutunamayanlar’daki karakterler aslına bakarsak Atay’ın kendi hayatındaki kişiler. İçine kapanık bir çocukluk süreci geçiren Atay’ın en sevilmiş olduğu yazarlar Kafka ve Dostoyevski’ymiş. Gençlik yıllarında karikatür çizen ve gülmece yönü oldukça kuvvetli olan Oğuz Atay, ölümün onu banyoda yakaladığı gün, dışarıdan ona seslenenlere; “Sevinmeyin daha ölmedim” demiş. Bu sözleri orada bulunanlara tebessüm ettirse de yazarın son sözleri olmuştu.

9-Uçurtma Meraklısı Orhan Veli

Garip akımının öncülerinden Orhan Veli, İstanbul’u Dinliyorum Gözlerim Kapalı şiiriyle hafızalarımızda yer etmiştir. Şiire fazlaca değişik bir şekil veren ve fazlaca erken yaşta hayata veda eden Orhan Veli Kanık bir uçurtma meraklısıymış. Boş zamanlarını uçurtma yaparak değerlendirirmiş. Koyu Galatasaraylı olan şairimizin en sevilmiş olduğu hobiler içinde balık tutmak da varmış. Normalde insanoğlu esin vardığında, aklında beliren satırları derhal kaleme alırlar. Orhan Veli bu şekilde yapmazmış. Yazacaklarını ilkin düşünür, kafasında tasarlar, daha sonraki bir vakit da oturur kaleme alırmış. Sakin mizaca haiz olduğu düşünülse de oldukça keyifli önde gelen Orhan Veli, kız kardeşinin arkadaşları vardığında, onları eğlendirmek için Karagöz – Hacivat oynatırmış. Orhan Veli de tıpkı Balzac şeklinde bir kahve bağımlısıymış. Hatta fincanla içmek kesmediğinden bira bardaklarına doldurarak içermiş.

10-Kör Olma Pahasına Okumaktan Vazgeçmeyen Cemil Meriç

1916 ve 1978 yıllarında yaşamış olan Cemil Meriç, yazarlık kimliğinin yanında çevirmen ve düşünürdür. Cemil Meriç’in en meşhur sözleri kitap ve okumak üzerinedir. Kitaba olan tutkusunu her fırsatta dile getirir. Hayatı süresince okuyan Meriç, bu tutkusundan görme kabiliyetini kaybedene kadar vazgeçmemiş. Gençlik yıllarında iki gözünde de oluşan bir mikroptan dolayı askerlikten muaf tutulmuş. İlerleyen yıllarda bu mesele artarak devam etmiş. Ama Cemil Meriç okumaktan hiçbir vakit vazgeçmemiş. Artık yazılanları seçemeyecek duruma geldiği dönemlerde, ışığa yakın olmak için, sandalyesini masanın üzerine çıkarır, gene de okurmuş. Yazmaya ve okumaya olan aşkı, gözlerini tamamen yitirdiğinde bile eksikleri olan. Gözleri görmez hale ulaşınca, çevresindekilerin yardımıyla yazmaya devam etmiş. Hatta yazarın en üretken çağının bu vakadan sonrasında başladığı biliniyor.

11-Fotoğraf Çektirmeyi Sevmeyen Sezai Karakoç

Diyarbakır kökenli olan Sezai Karakoç; daha fazlaca şiir, tecrübe etme, araştırma ve öykü türünde eserler vermiş yazar ve şairimizdir. En meşhur şiiri Mona Rosa olan Sezai Karakoç’un malum en garip özelliği fotoğraf çektirmeyi sevmemesi. Günümüz koşullarına baktığımızda, bu özellik bizlere fazlaca garip gelse de eski zamanlara nazaran kim bilir olağan bir seçimdi. Fotoğraf çektirmeyi hiçbir vakit istemeyen Karakoç’un, şu an mevcud fotoğrafları ise ondan habersiz çekilmiş.

12-Necip Fazıl Kısakürek Nakşibendi Tarikatındandı

Üstad diye vasıflandırılan, ozan ve yazarımız Necip Fazıl Kısakürek, yaşam öyküsü ile herkesi şaşırtmış ve de kendine fanatik bırakmıştır. 30’lu yaşlarına kadar yaşamdan zevk almayan, arayış içinde olan ve boş geçirilmiş bir yaşam yaşadı. Daha sonrasında ise Abdülhakim Arvasi ile tanıştı ve yaşamı tamamen değişti. O saatten sonrasında kendini Allah yoluna adayan Necip Fazıl, Nakşibendi tarikatına geçti ve bundan sonraki yaşamını bu şekilde devam ettirdi. Üstad, hayatındaki bu kırılma noktasını O ve Ben isminde kitabında detaylıca anlatmıştır.

13-Feminist Yazar Halide Edip Adıvar

Kurtuluş Savaşı sürecinde gösterdiği çalışmalarla kahraman Türk hanımının simgesi olan Halide Edip Adıvar, ilk hanım romancılarımızdan biridir. İlk eşi Salih Bey öğretmen olduğundan, Halide Edip de vaktinin çoğunu okulda geçiriyor ve devamlı okuma fırsatı buluyordu. Yazın hayatına ondan sonra başlamış olan Halide Edip’in eserlerinin çoğunun mevzusu ise hanım ve hanımefendilerin yaşamış olduğu sorunlardan oluşuyor. Feminist bir kişiliğe haiz olan Adıvar, 2 oğluna da fazlaca iyi bir annelik yapamamış. Şu sebeple okuldaki öğretmenlik görevi ve Milli Savaşım için cephedeki emek harcamaları annelik vazifesinden ilkin geliyormuş. Torununun ağzından dinlediğimiz bir röportajda; Halide Edip’in çoğu zaman asık suratlı fakat özünde fazlaca duygusal bir insan bulunduğunu öğreniyoruz.

14-Bodrum Sürgünü Halikarnas Balıkçısı

Bizim Halikarnas Balıkçısı olarak bildiğimiz roman yazarımızın aslolan adı Cevat Şakir Kabaağaçlı‘dır. Bodrum’a olan tutkusu ile tanıdığımız meşhur yazar sanılanın aksine Bodrum’a kendi isteğiyle yerleşmemiştir. İstanbul’da yaşamış olduğu dönemde gazete ve dergilerde yazıları yayınlanmaya başlamış olan Cevat Şakir, bigün yazıları yüzünden tutuklanmış. İstiklal Mahkemesine sevk edilen yazara ceza olarak sürgün edilmesi sonucu verildi. Sürgün yeri ise Bodrum’du. O tarihten sonrasında Bodrum, yazarımızın olmazsa olmaz tutkusu oldu. Cezası bittikten sonrasında bile Bodrum’dan ayrılamadı, ailesini de yanına aldırdı ve orada yaşamaya devam etti. Halikarnas Balıkçısı yaşamış olduğu bu süreci, Mavi Sürgün kitabında anlatmaktadır.

15-“R”leri Söyleyemeyen Özdemir Asaf

Türk edebiyatının nevi şahsına münhasır şairlerimizden önde gelen Özdemir Asaf kelimeleri kullanma ve duyguları dizelere aktarma şekliyle, yazdığı her şiirle yüreklerimize dokunmayı başarmıştır. Asıl adı Halit Özdemir Arun olan meşhur isim, yazın hayatına ilk başladığı yıllarda, dergilerde Özdemir Özden adını kullanıyormuş. Bunun sebebi ise “r” harfini söyleyememesiymiş. Ancak ondan sonra Oktay Akbal ona babasının adını kullanmayı önermiş ve o günden sonrasında, Özdemir Asaf adını kullanmaya başlamış. Sempatik tavırlarıyla insanoğlu üstünde hep pozitif izlenim bırakan Özdemir Asaf’ın bilinmeyen bir başka özelliği ise gençlik yıllarında Güneşspor adlı bir futbol kulübünde oynamasıdır.

Ünlü yazarlar hakkında garip bilgiler sonuna geldik.

Sizlere dünyanın en meşhur yazarları hakkında, muhtemelen daha ilkin asla duymadığınız, Ünlü yazarlar hakkında garip bilgiler paylaştım. Bizim Türkler her neyse de yabancı yazarların hakkaten de fazlaca acayip alışkanlıkları varmış. Mesela Charles Dickens’in boş zamanlarında kimsesizler morgunda durması bana fazlaca acayip geldi. Kitaplarını büyük zevkle okuduğumuz yazarların, ne kadar değişik huyları varmış o şekilde değil mi? Peki ya bu saydıklarımızdan size en acayip gelen özellik hangisiydi?

Şaşıracağınız Bir Birinden İlginç Bilgiler için tıklayın.

Film izlemeyi seviyorsanız Film.BuradaBiliyorum.Com sitemizi forumlarla ilgileniyorsanız Forum.BuradaBiliyorum.Com adresini ziyaret edebilirsiniz .

Ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Schaltfläche "Zurück zum Anfang"
Schließen

Please allow ads on our site

Please consider supporting us by disabling your ad blocker!