Sozialen Medien

#Dumlupınar Denizaltı Şehitlerinin Hikayesi #SosyalMedya #Tv #BB

Dumlupınar Denizaltı Şehitlerinin Hikayesi

Tüm imkanlar zorlanıyor, boğazın derin sularına gömülen askerleri kurtarmanın yolları aranıyordu. Torpidonun içerisindeki 22 asker, çaresiz bir şekilde bekliyordu… Bundan tam 61 yıl önce Çanakkale boğazının Nara burnu açıklarında bir kaza yüreklerimizi kanattı. Dumlupınar Denizaltısı tatbikattan gelirken İsveç bandıralı Naboland gemisi ile çarpışarak boğazın karanlık sularına gömüldü.

O kahreden olay 4 Nisan 1953 yılında yaşanmıştı. Çanakkale Boğazı açıklarında Nara bunu açıklarında Türk donanmasına ait Dumlupınar denizaltısı, uzun ve yorucu bir görevden sonra donanmasıyla birlikte istirahata çekilmek üzere limana yanaşıyordu…

Dumlupınar Denizaltı Şehitlerinin Hikayesi

Tarih 4 Nisan 1953. Hava şartları kötüydü, sisten göz gözü görmüyordu. Yağmur yağıyor, Çanakkale Boğazı sanki birazdan olacaklardan haberdarmış gibi görünüyordu. Görevinden sonra limana yanaşmayı amaçlayan Dumlupınar denizaltısı, boğazdaydı. Aynı sırada geçiş yapan İsveç bandıralı Nabuland şilebiyle çarpıştı. İşte her şey bundan sonra başladı.

Dumlupınar denizaltısında 81 mürettebat bulunuyordu. Güvertede bulunan 8 aslan denizcimizden ikisi, ne yazık ki pervaneye takılarak can verdi, biri boğuldu. Güvertede bulunanlardan sadece 5’i kendilerini suya atabildi. İçeride bulunan mürettebattan 22’si, torpido bölümüne sığınmayı başardılar.

Başlarına geleceklerden bir haber torpidoya giren askerler, deniz yüzeyine bir şamandıra fırlattı. Dumlupınar, kazada aldığı darbe yüzünden boğazın derinliklerine sürükleniyordu. Yüzeye fırlatılan şamandırada telefon kablosu bulunuyordu, bu şamandıra aracılığıyla batarken yardım çağrısında bulundular.

Sahil güvenlik ekipleri ve komutanlıktaki kurtarma timi çağrıyı aldı, denizaltında mahsur kalanlarla irtibat kurdu. Yetkililerin mahsur denizcilere ilk uyarısı kabindeki oksijeni idareli kullanmaları yönündeydi. Askerlere gerekmedikçe konuşmamaları, türkü söylememeleri ve sigara içmemeleri gerektiği belirtildi. Orada ne kadar uzun süre dayanırlarsa, kurtulma ihtimalleri o kadar fazlaydı.

Nisan 1953 sabahı, Astsubay Selami Özben’in Çanakkale Boğazı’nın 80 metre derinliğindeki karanlık dünyadan, su üstündeki şamandırada bulunan telefona akseden sesinde en ufak bir endişe sezilmiyordu. O anda deniz dibinde, adeta çelik bir tabuta dönüşmüş denizaltının arka bölmesinde umutla kurtarılmayı bekleyen 22 kişiden biri değildi sanki… Bulunduğu daracık, karanlık yerden, fazla oksijen tüketimini önlemek amacıyla sorulara kesik kesik cevaplar veriyordu.

Üsteğmen Suat Tezcan, su üstünde, sesinin titremesine engel olmaya çalışarak sordu:

– Alo! Alo Dumlu!

Bu sesleniş, deniz dibindekilere bir umut, yaşam umudu verebilmek içindi. 80 metre aşağıdan tok bir ses cevap verdi:

–  Evet Dumlu.

– Ben Üsteğmen Suat.

– Evet efendim, ben Selami.

– Selami nasılın? Biz geldik, şimdi bana durumu anlat.

– Dizellerden yara aldık. Çarpışma sonucu santral harap olduğu için makineler stop etti. Elektrikler söndü. Ön bölmede bulunanlardan üç er, derhal bizim bölmeye geçerek kapakları kapattı.

– Kaç kişisiniz orada?

– 22 kişiyiz.

– Selami kurtaran geldi, şimdi kurtarma işine başlanıyor.

– Sizleri bekliyoruz…

Deniz dibinde, su üstünden 80 metre derinlikteki 22 kişiden biri olan Astsubay Selami Özben kendilerini kurtarmaya çalışan arkadaşlarına telsizden “Sizleri bekliyoruz” derken ölümü aklına bile getirmek istemiyor, umutla bekliyordu.

İçeride onları 72 saat yaşatacak kadar oksijen vardı. Telsizle yukarı seslenirken, doğanın kendilerine amansız bir düşman gibi davrandığından her türlü şefkatini kendilerinden esirgeyip onları deniz dibinde kalmaya mahkum ettiğinden haberi yoktu.

“Her şey buraya kadarmış kumandan”

Yetkililer zaman zaman askerlere ulaşıyor, yukarıda çalıştıklarını, metanetlerini korumalarını söylüyordu. Olaydan 12 saat sonra batık bölgesine gelen kurtarma gemisi, ekipmanlarla Dumlupınar’a ulaştığında 25 saat geçmişti. Askerler 1 günden daha uzun bir zamandır küçücük bir odada, denizin dibinde mahsur durumdaydılar. Dumlupınar denizaltının yüzeyle olan konuşması ise şu şekilde gerçekleşti:

– Alo… Dumlu?

– Evet… Dumlu.

– Efendim hava biraz fenalaştı.

– Morallerinizi bozmayın. O hava size daha 2 gün yeter. Sen çocukları yatır. Sigara içmeyin. Gerekmedikçe konuşmayın.

– Yok efendim, hepsi yatıyor. Sigara da içmiyoruz. Işık da yok. Karanlıktayız.

– İhtiyaç lambalarını kullanmayın, ileride lazım olacak.

– Kullanmıyoruz zaten. Birinin ışığı çok zayıfladı.

Zaman geçtikçe umutları tükenen askerler, bunu uzun soluklu bekleyişten de anlamaya başladı. Onlar için birazdan öleceğini bilerek yaşamaktan daha acı şeyler vardı. Sevdikleriyle son bir kez vedalaşamama hissi, 22 yiğidin umutlarını tüketmeye başladı. Kötü hava şartları dalgıçların dalışını fazlasıyla zorlaştırıyor, dalgıçları bir sağa bir sola savuruyordu. On bir adet dalış yapıldı ancak hiçbiri bir sonuç vermedi.  Yüzeyde yapılan çalışmalar sonuçsuz kaldı. Boğazdaki vahşi akıntı, derinlik, hava şartları ve teknolojik yetersizlik Dumlupınar’ı ulaşılmaz kılıyordu.

Kahraman askerler olacaklardan habersiz bir şekilde ülkelerinin kendilerini kurtarmalarını bekliyordu. Fakat kendileri dışındaki herkes durumu biliyordu o zamanın teknolojisiyle o askerleri oradan çıkarmanın mümkünatı yoktu. O sırada O anda askerlere bir anons geldi;

“Rahatça konuşabilirsiniz, türkü söyleyebilirsiniz, sigara içebilirsiniz”

Askerlerden biri de komutanına yürekleri dağlayan bir soru sordu:

“Her şey buraya kadarmış kumandan, birer cigara yakalım mı?”

Son gerçekleştrilen konuşmadan yarım saat sonra denizaltıyla tekrar iletişime geçilmeye çalışıldı ancak duyulan tek şey askerlerin hep bir ağızdan söylediği türkü oldu.

Milli Savunma Bakanlığı 7 Nisan tarihinde üç gün süren kurtarma çalışmalarını durdurduğunu, tüm ümitlerin kesildiğini duyurdu.

Dumlupınar Denizaltında Şehit Olan Askerler

Subaylar: 


Kurmay Albay Hakkı Burak, Makine Kıdemli Yüzbaşı Naşit Öngören, Makine Yüzbaşı Affan Kayalı, Güverte Üsteğmen İsmail Türe, Makine Üsteğmen Fikret Coşkun, Güverte Teğmen Bülent Orkun, Güverte Teğmen Macit Şengün

Astsubay Kıdemli Başçavuşlar: 


Şevki Özsekban, Ali Tayfun, Emin Akan, Ömer Öney, Mehmet Denizmen, Sait Yıldırım

Astsubay Başçavuşlar: 


Cemaleddin Denizkıran, Salahaddin Çetindemir, Zeki Gider, Kemal Acun, Hüseyin Uçan, Cemal Kaya, Naci Özaydın

Astsubay Çavuşlar:


Bahri Serseren, İhsan İçdemir, Selami Özben, İbrahim Altıntop, Şaban Mutlu, İhsan Coşkun, Hamd Reis, Samim Nebioğlu, Mustafa Doğan, İhsan Aral, Zeki Açıkdağ, Necdet Yaman, Tuğrul Çabuk, Mehmet Ali Yılmaz

Mükellef Çavuşlar: 


Karasulu Veysel Saygılı, Rizeli Ramazan Yurdakul

Mükellef Onbaşılar: 


Milaslı Niyazi Giritli, İstanbullu Züğfer Ceylan, İstanbullu İbrahim İşlemeci, Trabzonlu Murat Yıldırım, Bodrumlu Mehmet Kızılışık, Bodrumlu Emin Süzer

Erler: 


Çanakkaleli Mehmet Demirel, Bigalı Ali Gökçü, Antalyalı Nurettin Alabacak, Bandırmalı Ömer Yalçın, Edremitli Ali Aslan, Lapsekili Ülfeddin Akar, Şileli Bekir Sarı, Sürmeneli Yusuf Demir, Rizeli Mehmet Aydın, Sökeli Mustafa Özsoy, Marmarisli Nuri Acar, Çorlulu Hüdai Çağdan, Lapsekili Kadir Demiroğlu, Tekirdağlı Fikri Ulaştırıcı, Bigalı Hüseyin Sayım, Bartınlı Hüseyin Kayan, İzmirli Kenan Odacıoğlu, Lapsekili Ahmet Günal, Bartınlı Mustafa Taşçı, Çanakkaleli Hasan Bozoğlu, Bursalı İbrahim Aksoy, İzmirli Feridan Kırcalı, Ordulu İsmail Özdemir, Çarşambalı Hasan Arslan, İnebolulu Ahmet Özkaya, Çanakkaleli Enver Uçar, Foçalı Necati Kalan, İnebolulu Murat Suyabatmaz, Giresunlu Mehmet Demir, Giresunlu Galip Yılmaz, Göreleli Hasan Kelleci

“Ah Bir Ataş Ver” Türküsü’nün Hikayesi

Cengiz Han’ın Yasaları

Kaynak

Daha çok bu tarz yazılar okumak isterseniz sosyal medya kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.

Film izlemeyi seviyorsanız Film.BuradaBiliyorum.Com sitemizi, Dizi izlemeyi seviyorsanız Dizi.BuradaBiliyorum.Com sitemizi forumlarla ilgileniyorsanız Forum.BuradaBiliyorum.Com adresini ziyaret edebilirsiniz .

Ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Schaltfläche "Zurück zum Anfang"
Schließen

Please allow ads on our site

Please consider supporting us by disabling your ad blocker!