Technologie

#Venüs’te Yaşam Bilim Kurgudan Öteye Geçebilir Mi?

Venüs’te Yaşam Bilim Kurgudan Öteye Geçebilir Mi?

Reklamsız Dizi Film izlemek isterseniz Dizi.BuradaBiliyorum.Com sitemizi ziyaret edebilirsiniz .

Güzelliği ve dehşet vericiliği ile mitolojilere konu olmuş olan Venüs, Dünya’nın bir ikizi olabilir.

Venüs, Dünya’ya birçok yönden benzerken, aynı zamanda gelecekte yapılabilecek pek çok hatanın sonucunu göstermekte. Farklı ortamlarda farklı koşullarda oluşum gösteren Venüs, kalın bir atmosfere sahip. Yüzeyinde halen aktif yanardağları bulunduran Venüs gezegeni, bilim insanlarının küresel karbon dengesi, ozon incelmesi ve asit yağmuru hakkında değerli bilgileri öğrenebilmesi adına yardımcı olabilir. Venüs gezegeninde yer alan yüksek dağlık bölgeler muhtemelen kozmostaki yaşamın başlangıç öyküsü olabilir. Muhtemelen organizmaların yaşadığı Venüs’ün bizler açısından oluşturduğu tehlike ise gezegenin bizim yaşam formumuz için ölümcül olması.

Aslına bakarsanız Venüs’e ulaşmak Mars’a ulaşmaktan daha hızlı olduğu gibi, bunu yapmak Mars’a yolculuk yapmaktan daha kolaydır. Ancak tüm bunlara rağmen Sosyalist Sovyetler Birliği’nin 1985 yılında gerçekleştirmiş olduğu Vega 2 görevinden bu yana, Venüs’e aktif başka bir uzay aracı gönderilmedi.

Çift İkizler Dünya ve Venüs

Dünya ve Venüs, güneş sistemimizin erken safhası olan Proto- gezegensel diskinde birbirilerine çok yakınlardı. Bu iki gezegeni sanki bir ürünmüş gibi hayal edecek olursanız, iki gezegenin de aynı materyalden yapıldığını söyleyebilirsiniz. Dünya ve Venüs, kütle, yer çekimi ve boyut olarak neredeyse aynılar. Dünya Venüs’e göre yalnızca 396 mil (638 kilometre) daha büyük. Gökbilimciler bugüne kadar 4.201 adet dış gezegeni araştırdı ve katalogladı. Tüm bu gezegenlerin arasında Dünya’ya kimyasal bileşim, kütle, çap ve yer çekimi açısından en çok benzeyen gezegen ise halen Venüs.

Bir gezegen bilimcisi olan David Grinspoon’un dediğine göre her şey Dünya ve Venüs’ün ikiz olduğuna işaret ediyor. David’in açıklamasına göre Venüs’ün daha genç yaşlarında Dünya’ya çok daha benzer koşullara sahip olmuş olması oldukça olası. David Grinspoon’un iddiasına göre ise Venüs, Dünya’nın sahip olduğu cinsten bir yaşam kaynağına sahip olmuş olsaydı, yaşamın kökenin bildiğimiz anlamda Venüs’te oluşabilmesi adına tüm koşullar gerçekleşebilir ve gezegende yaşam vuku bulabilirdi.

Ancak ne yazık ki Venüs için artık söz konusu bu durumların gerçekleşmesi imkânsız. Bunun başlıca sebebi ise gezegenin sahip olduğu sıcaklık (yaklaşık 864 fahrenheit (462 santigrat derece) ve basınç oranları. Venüs ve Dünya’nın başlangıçtaki benzerliklerinden ne zaman ve nasıl bu kadar kökten ayrıldığını incelemek, bu antroposen çağında gezegenimizi mantıklı bir şekilde yönetmek için gerekli olabilir.

Sera Gazlarının Çocuğu Venüs

Venüs, sera gazı etkisinin çocuğu olarak adlandırılmakta. Venüs gezegenin yüzeyindeki korkunç koşulların ölçümleri, Dünya iklim bilimini uyarmaya ve bilgilendirmeye devam edecek. Neyse ki insanlar, Dünya’da Venüs benzeri bir cehenneme neden olacak kadar yüksek miktarda karbon salınımı yapmayı başaramayacaklar. Ancak gezegensel iklim veri setlerinde bir aykırı değer olarak, Venüs verileri, önümüzdeki on yıllar boyunca kritik jeopolitik kararların alınacağı küresel ısınma modellerini kalibre ediyor ve rafine ediyor.

NASA’nın Bilim Misyon Müdürlüğü Gezegen Bilimi Bölümü Direktörü Lori Glaze, Venüs’ün atmosferinde kalan moleküler fosilleri anlamamız gerektiğini söylüyor. Söz konusu fosiller, erken safhada Venüs atmosferinin ne kadar hızlı bir şekilde kaybolduğuna dair kayıtlar taşımakta. Özellikle, Venüs’ün döteryum (“ağır su” yapan bir hidrojen izotopu) hidrojene olan oranı, bilim adamlarının Venüs’ün antik geçmişte okyanuslara sahip olduğuna dair kanıt olarak yorumlamasına sebep oluyor. Bu kanıtların yorumlanmasına göre Venüs gezegeni, Dünya’nın sahip olduğu su kaynaklarından kabaca yüz kat daha fazlasına sahipti.

Aktif Volkanların Dünyası Venüs

Şimdilerde Venüs’ün adeta cehennem gibi yıkıcı bir atmosfere sahip olmasının nedeni, donmuş lav dalgaları. NASA’nın Pasadena, California’daki Jet Propulsion Laboratuvarı’nda bir gezegen volkanologu olan Rosaly Lopes’in dediğine göre, Venüs yüzeyinin büyük bir çoğunluğu, halen aktif yanar dağlar ile kaplı. Lopes açıklamasında Venüs’te yer alan volkanik dağları, hayvanat bahçesine benzetiyor. Belirli bir alana hapsolmuş ve halen aktif olması muhtemel yanardağlar var.

Gezegen üzerinde yer alan bazı volkanik dağlar, dünya üzerinde yer alan volkanik dağlar ile büyük ölçüde benzerlik gösteriyor. Ancak Venüs üzerinde yer alan bazı volkanik dağlar, güneş sistemimizde bildiğimiz hiçbir dağ tanımına uymuyor. Venüs üzerinde yer alan eşsiz volkanik dağların bazıları; düz tepeli, örümcek ağına benzer, radyal merkezli, eş merkezli, kırıklı yapılı, kabarık gövdeli, küçük cüruf konileri… Tüm bu ve buna benzer volkanik dağlar Venüs gezegenini bugünkü hali ile eşsiz kılıyor.

Bu büyük ve eşsiz yanardağlar aynı zamanda Venüs için ciddi anlamda tehlike oluşturmakta. Venüs gezegeninde yer alan volkanik dağlar, iç ısısını yavaş yavaş dışarıya atabilecek tektonik faaliyetlere sahip değiller. Bu durum Venüs gezegeni genelinde geçerli ve söz konusu durumdan mütevellit yanardağların tektonik hareketleri olmadığından, birikme sonucunda büyük patlamalar meydana getirebilmekte. Ancak bu durumdan 500 milyon ila 1 milyar yıl kadar önce aynı durum söz konusu değildi. Venüs gezegeninde ortalama olarak 500 milyon yıl kadar önce çok aktif volkanik olayların olduğu gözlemlenebilmekte.

Venüs’ün Gizli Tarihi

Yıllar öncesinde aktif volkanik faaliyetlerin Venüs gezegenin yüzeyinde yer alması pek çok sırrın da üstünün örtülmesine neden olmuş durumda. Venüs tarihinin %80’lik bir kısmı gezegendeki aktif volkanik olayların altında kalmış durumda. Eski orman ve okyanus kalıntılarına hatta canlı fosil kalıntılarına ulaşmak, bu sebeple oldukça zor hale gelmiş durumda.

Venüs’te geçmiş zamanlarda yaşamın var olup olmadığını araştırmak oldukça zor. Ancak yine de araştırmacılar, Venüs gezegeni üzerinde yaşamın izlerini bulmak adına fikirler geliştirmeye devam ediyor. Bu noktada geliştirilen ve en çok dillendirilen plan, Venüs gezegenine yörünge balonları yerleştirmek. Buna ek olarak araştırmacılar gezegene bir dizi keşif aracı da göndermek istiyor. Söz konusu teori, Venüs gezegenin sahip olduğu çetin koşullardan kaynaklı pek çok mühendislik sorununu da beraberinde getirmekte. Ancak bu mühendislik zorlukları aşmak adına umut verici çözümler de var. Konu ile alakalı çözümleri ve zorlukları anlatan ‘’Venus Demands Extreme Engineering and Radical Robots’’ isimli kısa filme göz atabilirsiniz. Tüm bu istek ve taleplerin gerçekleşmemesinin altında ise elbette ki maddi destek eksikliği yer almakta. Yeterli kamuoyu ve devlet desteği alamayan bu proje şimdilik beklemede.

Venüs’te Hayatı Aramak

Yaşanabilir gezegenler arayışımız içerisinde odak merkezimiz şimdilik Mars gezegeni. Ancak Venüs gezegeni ulaşım açısından daha optimum imkanlar sunmakta. Venüs gezegenine ulaşım, Mars’a oranla oldukça kısa sürmekte. Ancak asıl soru şu ki Venüs’te herhangi bir canlı yaşayabilir mi? Venüs’ün aşırı sıcak yüzeyinde yaşamak şimdilik mümkün değil. Ancak Venüs bulutlarının içerisinde bu mümkün olabilir. Venüs’te yerden 25 ila 45 mil (45 ila 70 km) yukarı çıktığınızda, gezegenin, Dünya yüzeyinde var olan basınç ve sıcaklık değerlerine sahip olduğunu göreceksiniz.

Venüs’ün yaşanabilir bulutlarının içerisinde ise bir gizem mevcut. 100 yıldan fazla süredir gök bilimciler, spektrumun morötesi bölgesinde görünen koyu lekeleri fotoğrafladılar. Wisconsin-Madison Üniversitesi Uzay Bilimi ve Mühendislik Merkezi’nde kıdemli bir bilim insanı olan Sanjay Limaye, yapmış olduğu bir açıklamada “söz konusu bu yamalar, Venüs’ün bulutlarındaki bir şeyin güneş ışığını emmesinden kaynaklanıyor” diyor.

Limaye, ayrıca yaptığı açıklamaya “Karasal bakterilerin bazı özellikleri, Venüs’te gördüğümüz spektral absorpsiyonu taklit ediyor. Venüs’ün sıvı suya sahip olabileceği gerçeği göz önüne alındığında, bazı mikroorganizmaların var olabileceğini varsayıyoruz.” diye ekledi. Araştırmacılar, Dünya bulutlarında ve şimdiye kadar kontrol edilen diğer tüm Dünya ortamlarında bakteri buldular.

Venüs’ün Rüzgarındaki Bilim

Limaye, “Venüs rüzgarları son derece hızlıdır” diyor. “Dünya’da, Dünya’nın etrafında uçmanız bir ayımızı alırken, Venüs’te bulutlar her dört ila beş günde bir ve hatta daha yüksek bir enlemde olduğundan daha kısa sürede dolaşır.” 1985 yılında Sovyetler Birliği’nin gönderdiği Vega 2 balon sondası, bu türbülanslı kasırga gücünü kullanarak ortalama 240 km/saat hızla 6.900 milden (11.100 km) daha fazla yol aldı.

Son 35 yılda geliştirilen malzemeler ve elektronikler kullanılarak nelerin keşfedilebileceğini bir düşünün. NASA’nın Cleveland, Ohio’daki Glenn Araştırma Merkezi’nde mühendis ve bilim insanı olan Geoffrey A. Landis, rüzgarları ve bulutları yararımıza olacak şekilde çok daha iyi şekilde kullanabileceğimize inanıyor.

Bulut katmanına gönderilen elektrikli bir uçak hayal edin. Bulutların etrafında biriken güneş ışığı her yöne dağılır, böylece uçak birçok yüzeyde güneş panelleri kullanarak oldukça kullanışlı hale gelebilir. Bu uçan platform, atmosferi analiz etmenin yanı sıra belki de mikrobiyal yaşamı aramak adına en uygun araç olabilir. Aynı zamanda söz konusu bu araç, gezegen yüzeyinde görevde olan keşif araçları ile temas halinde olan bir istasyon görevi de görebilir. Böyle bir araç için Northrop Grumman Corporation Venüs Atmosferik Manevra Platformu (VAMP) isminde atmosferi kanatları ile dolaşan bir zeplin önermektedir.

JPL’de kıdemli mekatronik mühendisi Jonathan Sauder, “Venüs’teki bir bulut şehrine insan mürettebatlı bir görev fikrine bayılıyorum” diyor. “Sadece nefes almanız için oksijen sağlayacak ve kimyasal havadan korunma sağlayacak bir tür elbise giymeniz gerekecek. Ama özellikle basınçlı bir giysiye ihtiyacınız olmayacak.” İfadelerinde bulunuyor.

Bununla birlikte Sauder, işin olumsuz taraflarının da farkında ve bu noktalara dikkat çekiyor. Sauders’e göre insanlar, sağlam zeminlere basma eğilimindedirler. Bu sebepten dolayı Venüs’te inşa edilen olası bir gökyüzü şehrinde, havada yüzen bir zemine basıyor olmak insanlar için alışmadık bir olay olacağından ötürü kabullenilmesi ve alışılması bir hayli zor olabilir.  Söz konusu ütopik fikrin başka bir zor yanı ise yer çekiminden kaçabilmek adına son derece güçlü roketlerin kullanım gerekliliği doğurması.

Venüs’e Terraform Uygulamak

Yazı süresince pek çok kez hayal gücümüzü kullanarak, teknolojinin ve mühendisliğin de desteklediği ölçüde Venüs gezegeninde neler yapabileceğimizi hayal ettik. Bu noktada Venüs gezegeni üzerinde yine teknoloji ve mühendislikten yola çıkarak nasıl terraform bir yapı oluşturabileceğimizi de biliyoruz.

Venüs gezegenine terraform uygulamak adına yapabileceğimiz şeylerin başında ise elbette Venüs atmosferini temizlemek geliyor. Bunun için ilk olarak ihtiyaç duyacağımız şey ise bir okyanus yaratmak. Sonrasında ise sağlıklı hava koşullarını sağlamak önemli bir diğer unsur. Bu temel iki unsur gerçekleştiği takdirde atmosferde yer alan karbondioksit, kalsiyum ile bağlantı kurabilir ve Venüs yüzeyinde kayalar oluşturmaya başlayabilir. Bunun neresi önemli diyebilirsiniz; alt tarafı kaya oluşumu. Ancak durum o kadar basit değil. Venüs gezegeninde bahsettiğimiz şekilde kayaların oluşması demek, Venüs gezegeninde yer alan ve gezegenin bu denli sıcak olmasına sebep olan etmenlerden biri haline gelen karbondioksitin hapsedilmesi anlamına gelmekte. Hatta günümüzde dünyamızı tehdit eden küresel ısınmaya sebep olan karbondioksit birikmesini de kayalara karbondioksit enjekte ederek sorunu çözme yolunda atılımlar ve çalışmalar yapılmakta.

Şu an için bu anlattıklarım her ne kadar bir bilim kurgu öğesi gibi görünse de mühendislik anlatılanları gerçeğe çevirebilecek teknoloji ve pratikliğin sınırında dolaşmakta. Terraform ile bir gezegeni Dünya’ya benzetme fikrimiz şimdilik her ne kadar hayal gibi dursa da bu hayali gerçekleştirmeye çok da uzak değiliz.

Taşıma Suyu ile Venüs Döner mi?

Venüs gezegeninde suyu nasıl sağlayacağız konusu da kafanıza takılmış olabilir. Bunun cevabı elbette ki dünyadan Venüs’e taşımak değil. Bunun cevabı uzayda. Uzayda içerisinde su barındıran pek çok nesne, asteroid, kuyruklu yıldız, gayzer vb. bulmak mümkün. Aralık 2015 itibariyle, güneş sistemimiz içerisinde onaylanan sıvı miktarı, dünyanın sahip olduğu su hacminin 25 ila 50 katı oranında. Bu oran yaklaşık olarak 1,3 milyar kübik kilometre etmekte. Dünya dışı su, başlı başına özel ve uzun uzun ele alınması gereken bir konu olmasından dolayı burada uzun bir şekilde açıklamak yanlış olacaktır. Başka gezegenlere nasıl terraform uygulayacağımızı düşünmek, zihinsel alıştırma açısından çok önemli ve bir o kadar da değerli. Söz konusu egzersizi yapmak, bizlere pek çok soruyu kendimize sorma olanağı tanıyor. Kendimize dünya ve yaşam oluşturma, terraform oluşturma noktasında ne kadar çok soru sorarsak bu konularda bir o kadar gelişim gösterebilir ve ilerleme kaydedebiliriz.

 Venüs’ün İhtişamı

Venüs tıpkı yıllar önce olduğu gibi insanlığın yaratıcılığına halen katkı sağlamakta. Yıllar önce mitolojilere konu olan Venüs, bugün belki de en uç uzay fantezilerimize, hayallerimize konu oluyor. Uçan gezegenlerden tutun da, gezegene su taşımaya kadar pek çok fikir sadece bu yazıda yer alanlar.

Venüs bugün her ne kadar koloni kurulması ve yerleşmesi zor bir gezegen gibi görünse de ulaşım açısından ve daha birçok sebepten dolayı insanların yerleşmeyi tercih etmesi için en doğru gezegen. Bugünün teknolojisi ile Venüs gezegenini kolonileştirmek her ne kadar mümkün gözükmese de geliştirilen teoriler bunun yolunu açmakta.

İnsanoğlu olarak Dünya kaynaklarını tüketmeye ve yaşadığımız gezegene sığamamaya başlamış durumdayız. Her gezegenin bir yaşam limiti var ve Dünya’da o limite ulaşmak üzereyiz. Artan nüfus ve sanayi teknolojisinde yaşanan gelişmeler, Dünya’nın sonunu hızlı bir şekilde getiriyor. SpaceX ve NASA gibi kuruluşlar insanlığın yakın gelecekte başka gezegenlerde yaşayabilmesi adına hummalı bir çalışma yürütüyor.

Eskiden başka bir gezegende yaşama fikri yalnızca bir ütopya iken, yalnızca bir bilim kurgu öğesi iken, bugün bu yolda bunu gerçekleştirmek adına hızla çalışmalarımızı yapıyoruz. Belki jenerasyon olarak bu jenerasyon da insanlığın tam anlamı ile uzaya koloni kurduğunu göremeyecek ve bunu deneyimleyemeyecek. Ama bir sonraki jenerasyon için mirası hazırlıyor ve onlara uzayda yaşamın, çok gezegenli bir yaşamın kapısını açıyoruz.

İnsanlık olarak varoluşsal sorularımıza halen tam anlamı ile cevap bulamasak da evrendeki ve hayattaki yerimizi arama mücadelemiz devam ediyor. Henüz keşfedilmemiş çok fazla gezegen ve görülmemiş çok fazla şey var. Dünün bilim kurgusu bugün gerçek olurken, bugünün bilim kurgusu ise, insanoğlu kendini yok etmediği sürece, yarın gerçek olacaktır.

Kaynakça:

Dizi || Film izlemeyi seviyorsanız Dizi.BuradaBiliyorum.Com sitemizi forumlarla ilgileniyorsanız Forum.BuradaBiliyorum.Com adresini ziyaret edebilirsiniz .

Daha çok teknoloji makalesi okumak isterseniz teknoloji kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.

Kaynak

Ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Schaltfläche "Zurück zum Anfang"
Schließen

Please allow ads on our site

Please consider supporting us by disabling your ad blocker!