Wissenschaft

Türkiye’nin bilim politikaları

‘Türkiye’de Bilim’ üzerine beraber düşünmeye davetlisiniz.

2012 yılında, analitik düşünmeyi geliştirebilmek, tarafsız tartışma kültürü oluşturabilmek amaçlarını güden, farklı disiplinlerden (siyaset, hukuk, sosyoloji, mühendislikler ve temel bilimler gibi) öğrencilerin farklı düşüncelerini ortaya koyabildiği Global İlişkiler Forumu adlı kâr amacı gütmeyen kurumda, ‘Young Scholar Adayı’ olarak yuvarlak masa toplantılarda yer aldım. Bu toplantılar sonucunda bir politika notu hazırladım ve konu başlığı olarak da beni ve benim gibi temel bilimler alanında çalışan herkesi mesleki anlamda ilgilendirdiğini düşündüğüm ‘Türkiye’de Araştırma Kültürü, Bilim ve Bilim Politikaları’nı belirledim.

Politika notumun ilk kısmında, bilimsel araştırmanın Türkiye’nin ulusal politikaları ve uluslararası konumu için neden önemli olduğundan ve araştırma kültürünün geliştirilebilmesi için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın misyonlarının ve bütçe odaklarının nasıl değiştirilebileceğinden bahsederken, ikinci kısımda ise bilimsel araştırmaların daha bağımsız ve özerk koşullarda yapılabilmesi için var olan bilim kurulunun gerçel hale getirilmesi için öneriler sunmaya çalıştım. Politika notumu yazarken İstanbul Teknik Üniversitesi’nden hocalarımın, Türkiye ve yurtdışında çeşitli akademik enstitülerde çalışan arkadaşlarımın ve Boğaziçi Üniversitesi’nin eski rektörü Dr. Üstün Ergüder’in fikir ve destekleri bana çok yardımcı oldu. Bu yazımda politika notumdan size bir özet sunmak istememin sebepleri:

1-    Türkiye’de bilim ile ilgili sizlerle bir tartışma ortamı oluşturabilmek,
2-    Bu konu üzerine düşünme eylemini artırarak toplumda bilimsel düşüncenin yaygınlaşması nasıl mümkün olabilir, buna beraber cevaplar aramak.

Bilimsel gelişmenin göstergelerinden biri olan Araştırma-Geliştirme (ARGE) bütçesi ile başlayalım. Türkiye ARGE harcamalarının oranını, 2013 yılından itibaren, gayri safi milli hâsılanın (GSMH) %2’sine çıkarmayı hedefledi (%3’e çıkarabilmesi için yılda 20 milyar dolar ayırması gerekiyor); bu da Türkiye’nin, 2020 yılında 2 trilyon dolar milli geliri olan bir ülke olacağı;  2023 yılında ise dünyanın en büyük 10 ekonomisi içerisinde yer alması anlamına gelmektedir ki 2023 vizyonu için konulan hedeflerden biri de bu. Aşağıdaki şekilde Türkiye ile bilim ve teknolojide gelişmiş ülkelerde ARGE’ye ayrılan harcamaların karşılaştırılması görülebilir.

Şekil: Ülkelere göre ARGE’ye GSMH’den ayrılan pay (%)

Şekilden, Türkiye’de son yıllarda bakanlık bünyesinde ARGE’ye yapılan harcamaların artış gösterdiğini görebilirsiniz. Bu iyi bir gösterge. Fakat yine de, Türkiye hâlihazırda dünyanın 17. büyük ekonomisi, 17. büyük nüfusu (beşeri (insan) sermaye(si)), yılda yaklaşık 27 bin bilimsel yayın ile bilimsel makale üretmede 19. sırada olduğu halde neden bilim ve teknoloji üretiminde aynı büyüklüğe sahip değil, sorusuna cevap vermiyor.

Bilimsel makale üretmenin iyi bilim yapmak anlamına gelmediğini de vurgulayalım; çünkü yayınlarımızın atıf değeri  (yani başka bilim insanlarının kendi çalışmalarında bu yayınları kullanmaları) oldukça düşük, yani ürettiğimiz bilimsel bilgi ne kadar kullanılıyor, bunu tartışmak önemli. Ayrıca, 70 milyonu aşan nüfusumuza, kaynaklarımıza ve yetişmiş insan gücüne bakarak insan sermayemizin oldukça fazla olduğunu söyleyebiliriz. Bu potansiyel etkin kullanıldığı takdirde Türkiye’de AR-GE’nin gelişmesi mümkün. Şu anki durumda ise 2012 AR-GE Merkezleri Zirvesi’nde Bakan Nihat Ergün’ün belirttiği üzere, Türkiye’de 1.000 kişiye düşen araştırmacı sayısı 0,9 iken, ABD’de 5, Kore’de 5,4, Almanya’da ise 4’tür. Yani kişi başına düşen araştırmacı sayısını arttırmak da bilimsel gelişme için bir gösterge. Şunu da söylemek mümkün, AR-GE’ye ayrılan pay Türkiye’de bilim ve teknolojinin gelişmemesindeki en önemli bileşenlerden birisi olmakla birlikte yegâne engel değil.

Belirtmek gereken bir diğer nokta şu: Bir ülkede bilimsel kapasitenin arttırılması, yüksek kalitede ulusal araştırma ve ülkenin gelişme hedeflerine ulaşması, bilim sisteminin ve bilim politikalarının oluşturulması yoluyla mümkün. Bilim politikalarının var olması tabi ki yeterli değil, uygulanması da gerekiyor. Notumda da Türkiye’de yapılan çalışmaların ve de bakanlığın desteğinin çoğunun teknoloji geliştirme (milli seyir füzesi, akıllı bomba, füze gözü gibi) amaçlı olduğunu ve temel bilimlere yeteri kadar önem verilmediğini vurguladım. (Temel bilim derken, pratik anlamda kullanımı olmayabilen, kontrollü deneyler ve gözlemlere dayalı, bulgu ve teorilerden çıkarım yapılmaya bağlı olan bilimlerden bahsediyorum; örneğin fiziki, sosyal bilimler, doğa bilimleri vb. gibi). Buna bağlı olarak bilim ve teknoloji sistemlerinin tanımlanmasında eksiklikler olup, bu alandaki politikalar da kapsamlı bir şekilde uygulanmamaktadır.

Peki, bilim politikalarımız neden yok, varsa da neden uygulanmıyor olabilir?

–    Politika yapıcıların (eng. policymakers) bilimsel anlamda akademik geçmişlerinin kısıtlı (eng. scientific illiteracy) olması,
–    Bilim-politika işbirliklerinin kısa dönemlerle sınırlı olması,
–    Bilimsel bilginin politikaya katkısının yeterince göz önüne alınmaması da Türkiye’nin bilim politikaları yapma ve uygulamasındaki eksikliklerin birkaç sebebi olabilir.

Bilim politikasının uygulanması adımlarından biri de bilim insanlarının, gerektiğinde, halkla aynı dilde buluşmasıdır. Ayrıca, toplumdaki bilimsel bilgi bilincini arttırmada yazılı basın ve sosyal medyanın da etkisi çok büyüktür. Bu bağlamda, Bilim.org, Açık Bilim, Evrim Çalışkanları vs. gibi internet sitelerinin varlığı, bilimsel gelişmelerde halkı ‘güncellemek’ adına çok sevindirici.

Bu yazımda, politika notumda yukarıda irdelediğim noktalara önerdiğim çözümleri henüz paylaşmayacağım. Çünkü ilk olarak, bu satıra kadar gelmiş olan okurlarla bu konularda beyin fırtınası yapabilmek istiyorum. Politika notumun ve bilimsel bilginin yaygınlaştırılması üzerine yazmış ve yazacak olduklarımın, Dünya’da ve Türkiye’de Bilim, Teknoloji ve Politika adlı kapsamlı (ve benim de epey yararlandığım) kitabın yazarı Sn. Ergun Türkcan’ın deyimiyle, sadece ‘entellektüel egzersiz’ olarak kalmaması için bunları tartışmamız ve sizin yorumlarınız çok önemli. Toparlamak gerekirse, sizlerle yanıt arayacağımız sorular şunlar:

1-    Türkiye’de üretilen bilimsel bilgi nasıl kullanılıyor, yayınlarda atıf değeri nasıl yükseltilebilir?
2-    Bilimsel gelişmenin kıstasları/göstergeleri neler olmalı?
3-    İnsan sermayesi bilimsel gelişme için neden önemli, nasıl daha etkin ve donanımlı hale getirilebilir?
4-    Türkiye’de Bilim, Sanayi, Teknoloji bakanlığının odakları nasıl temel bilime yöneltilebilir?
5-    Bilim politikası neden önemli? Bakanlığın bu konudaki icraatları neler, ne kadar yeterli ve ne yapılabilir?

Soru ve fikirlerinizi bekliyorum. Beyin fırtınanız eksik olmasın.

Daha çok bilim makalesi okumak isterseniz bilim kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.

Film izlemeyi seviyorsanız Film.BuradaBiliyorum.Com sitemizi, Dizi izlemeyi seviyorsanız Dizi.BuradaBiliyorum.Com sitemizi forumlarla ilgileniyorsanız Forum.BuradaBiliyorum.Com adresini ziyaret edebilirsiniz .

Ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Schaltfläche "Zurück zum Anfang"
Schließen

Please allow ads on our site

Please consider supporting us by disabling your ad blocker!